Page 19 - TEMEL SANAT EĞİTİMİ 9
P. 19

TEMEL SANAT EĞİTİMİNE GİRİŞ


               Sanatçı ile yaşadığı toplum arasında iki yönlü bir ilişki vardır. Sanatçı, içinden çıktığı toplumdan bes-
            lenir ve etkilenir. Bunun yanı sıra eserleriyle o toplumu etkileyip değiştirme gücüne de sahiptir.


                        SIRA SENDE


                  En çok beğendiğiniz sanatçıyı ve neden beğendiğinizi söyleyiniz.



                        BEN KİMİM ?



                  HENRI MATISSE (1869-1954)
                  31 Aralık 1869 tarihinde Kuzey Fransa’da doğdu. Babası
               nalburluk da yapan bir zahire tüccarıydı. Pigment hazırlaya-
               rak şapka ve porselen boyayan annesi ise boş zamanlarında
               resimle de uğraşan bir sanatseverdi.
                  Okul  yıllarında  kemana  ilgi  duyan  sanatçının  bu  ilgisi,
               hayatının  sonuna  kadar  devam  edecektir.  1887’de  hukuk
               okumak için Paris’e giden Matisse, ertesi yıl mahkeme kâtibi
               olarak doğduğu şehre döndü. 1890 yılı onun yaşamı için bir
               dönüm noktası oldu. Bu yaşa kadar resimle pek ilgisi olma-
               yan sanatçı, bu tarihte rahatsızlanmış; iyileşme döneminde
               annesinin getirdiği boyalarla hasta yatağında resim yapmaya
               başlamıştır. Bu günler, onu hayatının sonuna kadar kendini
               alamayacağı bir renk cennetine kavuşturmuştur.
                  Resim  eğitimi  almak  için  babasını  ikna  etmeyi  başaran
               Matisse, 1891’de Paris’e gider. Önce Julian Akademisine gi-
               rer ancak yaratıcılıktan çok uzak bulduğu akademiden ayrılıp   Görsel 1.12: “Matisse”
               1892’de Dekoratif Sanat Okulunun akşam kurslarına başlar.
                  1895’te sembolist ressam Gustave Moreau (Gustav Moro), Matisse’in çalışmalarıyla ilgilenerek
               onu atölyesine alır. Bu dönemde hocasının önerisiyle pek çok doğa resmi yapar ve Louvre’u (Luur)
               ziyaret ederek eski ustaların yapıtlarından kopyalar çıkarır. Sanatçı, 1904 yılında ilk kişisel sergisini
               açarak tanınmaya başlar.
                  Resimlerinde kullandığı sınırsız renkler eleştirmenlerin tepkisine neden olur. Özellikle 1905’teki
               “Şapkalı Kadın” adlı çalışmasının “vahşilik” olarak tanımlanması “fovizm” olarak tanınacak bir akı-
               mın da tetikleyicisi olur. “Şapkalı Kadın” sanatçı için resmi, eserin gerçek konusu yapma yönündeki
               çabasının simgesidir. Resimlerindeki kadınlarla ilgili bir soruya verdiği cevap, yapmak istediğini
               açıklar niteliktedir: “Eğer çizdiklerime benzer birilerini sokakta görürsem korkuyla kaçarım. Bunun
               ötesinde ben bir kadın yaratmıyorum, ben bir resim yaratıyorum.” Aynı yıllarda yaptığı “Yeşil Şerit”
               adlı çalışması ise adını karısı Amelie’in yüzünü ortadan ikiye ayıran yeşil çizgiden almıştır. Matisse,
               kullandığı bu yeşil çizgiyle bir anlamda modern sanatın da yolunu açmış olur.
                  Matisse, Batı’nın yalnız aklın üstünlüğünü kabul eden sert kurallarından daima yakınmış; bu
               yüzden insanın çevresiyle olan ilgisini en iyi şekilde dile getiren Doğu sanatlarına derin ilgi gös-
               termiştir. Özellikle Cezayir, Fas ve Rusya'ya yaptığı yolculuklar sanatçıya birçok ilham vermiştir.
               Matisse gibi Picasso da Doğu’nun soyutlamacı ve stilize yapısını gezip görerek öğrenmiştir. İki sa-
               natçı da bu üslupları kendi eserlerine yansıtarak klasik sanatı modern sanata taşımayı başarmıştır.
                  2 Kasım 1954’te ölen sanatçının yarattığı sanat dili, ölümünden sonra da canlılığını ve güncel-
               liğini korumuştur.








                                                                                                     17
   14   15   16   17   18   19   20   21   22   23   24