Page 71 - ÇALGI EĞİTİMİ KLARNET 10
P. 71

OKUMA P ARÇASI


                      Atatürk Okuyor: La Musique et lesMusiciens

                      “Atatürk  1927  yılı  ekiminde,  öğrenimlerini  batıda  tamamlayarak  yurda
                      dönen üç sanatçının adlarını gazetede okur ve onları tanımak ister. Bun-
                      lardan (ressam olan) ikisi İstanbul’da (müzikçi olan) biri de Ankara’dadır.
                      Atatürk’e yalnızca birinin Ankara’da olduğu haber verilir. ‘Öyleyse bura-
                      dakini getirin’ talimatıyla Cevat Memduh Altar, kendini Çanaya Köşkü’nde
                      bulur. Gerisini kendisinden dinleyelim:
                      Saat dört sularında idi. Yaverler harekete geçtiler ve paşanın yukarı kat-
                      tan aşağı ineceklerini söylediler. Beni, köşkten gönderilen bir araba ile
                      Çankaya Köşkü’ne götüren kişi, teori öğretmeni olarak çalışacağım , Mû-
                      siki Muallim Mektebi’nin müdürü, Riyaset-i Cumhur Orkestrasının şefi ve
                      İstiklal Marşı’nın bestecisi, devrin ünlü viyolonselisti Zeki Üngör Bey’di.
                      Müdürüm ve ben salonun bir köşesinde oturmuş, sabırsızlıkla beklemeye
                      başlamıştık. Bir süre sonra ‘Paşa geliyor’ sesleri duyuldu. Hemen ayağa
                      kalktık, salonun gerisine ve sol tarafına yaverlere biz de ayak uydurduk
                      ve bir yerde durduk. Bir de baktım Gazi Paşa, çok zarif bir giyimle, yavaş
                      yavaş merdivenlerden aşağı iniyor. Paşa iner inmez Zeki Bey ilerledi ve
                      ‘Emrettiğiniz arkadaşı getirdim Paşam’ diyerek beni gösterdi. Gazi Paşa
                      güler yüzle bana baktı ve ‘Sen misin çocuk!’ dedi. Hemen heyecanla ka-
                      şup elini öptüm, sonra Paşa oturdu ve bana ‘Otur bakalım Almanya’da
                      neler yaptın, neler öğrendin? Anlat’ dedi… Bütün gücümle toparlandım,
                      bir şeyler anlatabilmenin telaşıyla, aklıma öğrenimimle ilgili olarak neler
                      gelebildiyse söylemeye çalıştım… Paşa anlattıklarımı dikkatle dinledi ve
                      bana: ‘Bundan sonra salı günleri Marmara Köşkü’ndeki çaya geleceksin,’
                      buyurdu. Artık salı günlerini iple çekiyor, tam vaktinde köşkte oluyordum.
                      Çay saati beşten yediye kadar sürüyordu. Viyolonist Halil Onayman’ın
                      yönetimindeki salon orkestrası, davetin havasına elverişli parçaları çal-
                      mada başarılıydı.
                      Bir cumartesi günü idi. Öğleden sonra başkentin Taşhan’daki ahşap yapı-
                      lı tek sinemasına bir film seyretmeye gitmiştim. Gazi Paşa, benim hemen
                      köşke gelmemi istemişler, beni aramışlar ve sinemada olduğumu öğren-
                      mişler. Sonunda ilgililer beni sinema balkonunda buldular ve hemen köş-
                      ke götürüldüm.




















                                                            69
   66   67   68   69   70   71   72   73   74   75   76