Page 128 - UT (THM) 11
P. 128

3. ÜNİTE

                   OKUMA PARÇASI













              MUALLİM İSMAİL HAKKI BEY (1865-1927)

              İsmail Hakkı Bey 1865 yılında İstanbul'un Balat semtinde doğdu. Babası "İdare-i Husûsiye" me-
              murlarından hanende Reşid Efendi'dir. İlkokulu okuduktan sonra onu ailesi Mercan'da bir örücü-
              nün yanına çırak olarak verdi. Mahallesinde ve işyerine yakın câmilerde okuduğu ezanlarla sesinin
              güzelliği dikkatleri çekiyordu. Birçok musikişinasımızın hayatında olduğu gibi, bu güzel sesi duyan
              yüksek dereceli bir saray görevlisi, ki bu kimsenin bir saray müezzini olduğu söylenir, Mızıka-i Hu-
              mayun'a alınmasına aracı oldu. O zamanlar henüz Enderûn kapatılmadığı için geleneksel öğretim
              ölçüleri içinde Suyolcu Lâtif Ağa'dan musiki öğrenerek birçok fasıl geçti. Bir taraftan da Mızıka-i
              Humayûn hocalarından Batı Musikisi ve Batı notası öğreniyordu.  O zamanki Enderûn musikişi-
              naslarının hemen hemen hepsi Hamparsum notası bildiğinden bu notayı da öğrendi. Yorulmak
              bilmez bir çalışma ve öğrenme gayreti içinde sanatını geliştirerek kısa sürede "Sersazende"liğe
              terfi ettirildi. Daha sonra “Kolağası” rütbesi ile müezzinbaşı oldu.


              1908'de Meşrutiyet'in ilânından sonra, önce "Musiki-i Osmanî" topluluğunu daha sonra aynı ismi
              taşıyan “Mekteb”i kurdu. Her iki şekliyle de hem düzenli bir sistem içinde öğrenci yetiştirdi hem
              de musiki sever İstanbullulara iyi icra örnekleri sundu. Darülelhan adı altında açılan, sonra İs-
              tanbul Belediye Konservatuvarı adını alan öğretim kurumunda "Tertip ve Tasnif Heyeti" üyeliği
              ve "Fasıl Şefliği" yaptı. Çok güçlü nota bilgisi olduğu için ayrıca "Solfej Muallimliği" görevini de
              üstlenmişti.

              Musiki hayatına atıldıktan sonra durup dinlenmeden çalışarak hayli eseri notaya aldı; daha sonra
              sözünü edeceğimiz yayınları yaptı. Sayısız sanatkârın yetişmesinde etken olmuştur. Bütün bunlar
              göz önüne alınacak olursa nasıl zaman buldu da bu kadar besteyi yapabildi, diye hayrete düşüle-
              bilir. Ruşen Ferid Kam, ders verirken hem konuştuğunu hem de bir yandan beste yaptığını ve çok
              kolay eser bestelediğini söylerdi. "Soyadı Kanunu"ndan sonra "Aksoy" adını alan İsmail Hakkı Bey
              konservatuvardan Bebek'teki evine tramvayla dönerken 30 Aralık 1927'de öldü; ertesi gün Eğrika-
              pı mezarlığına defnedildi. Bir kez evlenmiş, beş çocuğu dünyaya gelmiştir. Ölümünden sonra nota
              kolleksiyonu, nota defterleri, kitap ve evrakı radyo idaresince satın alınmıştır. Bütün bunlar TRT
              Müzik Dairesi arşivinde bulunmaktadır. Elde bulunan eserleri bir ömür içine sığmayacak nitelikte-
              dir. İsmail Hakkı Bey'in musikimize hizmetlerini şu şekilde özetleyebiliriz:

              Hoca olarak Enderun'da sersazendelikten başlayarak, Darülelhan ve İstanbul Konservatuvarında,
              Musiki-i Osmanî'de, özel derslerinde, diğer musiki okulları ve cemiyetlerinde durup dinlenmeden
              çalıştı. Öyle ki, o dönemlerden yetişmiş sanatkârlar arasında İsmail Hakkı Bey'den ders almayan
              yok gibidir. Bu bakımdan "Muallim" sıfatını almıştır.





       126                                                                                                                                                                                                                            127
   123   124   125   126   127   128   129   130   131   132   133