Page 13 - ÇALGI EĞİTİMİ | NEY 12
P. 13
25 Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï ÏÏ ÏÏ
& 4 8 8 Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï6 Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï
29
& 4 8 8 Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï ÏÏ ÏÏ Ï . Ï Ï Ï4 Ï Ï Ï Ï4 Ï Ï5 Ï Ï Ï Ï Ï
33 Ï
Öğrencinin kendini değerlendirdiği bölümdür. & 4 8 8 Ï 5 Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï6 Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï
37
Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï ÏÏ ÏÏ
& 4 8 8 Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï ÏÏ ÏÏ
SON
KONTROL LİSTESİ √
B u form, üniteden öğrendiklerinizi değerlendirmeniz amacıyla hazırlanmıştır. Her bir ölçütü
okuyarak Evet ya da Hayır seçeneklerine (x) işareti koyunuz.
ÖLÇÜTLER EVET HAYIR
Uzzal makamı dizisinde aralık çalışmaları yapabilirim.
Uzzal makamında melodik etütler çalabilirim.
Uzzal makamında eserler çalabilirim.
ÖĞRENCİ GÖRÜŞÜ:
1. Bu konuda neler öğrendim?
Kontrol listesine ilişkin yönergenin olduğu bölümdür. 2. Bu konuda nerelerde zorlandım?
NOT
Değerlendirme sonunda Hayır şeklindeki cevaplarınızı bir kez daha gözden geçiriniz. Kendinizi
yeterli görmüyorsanız öğrenme faaliyetlerini tekrar ediniz. Tüm ölçütlere cevabınız Evet ise bir sonraki
konuya geçebilirsiniz.
33
SÖZLÜK
A
artistik : Güzel sanatların gerektirdiği niteliğe uygun.
artikülasyon : Bir melodinin, bir seslendirmede yer alan seslerin belirginleştirilerek çalınması ya
da söylenmesi.
B
beste : Bir müzik eserini oluşturan ezgilerin bütünü.
bestekâr : Besteci.
D
decrescendo : Sesi söndürerek ses gürlüğünü gittikçe haf f etmek.
donanım : Dizek üzerinde tonalite veya makama ait değiştirici işaretlerin olduğu bölüm.
duyum : Kişinin duyular yoluyla elde ettiği izlenim.
E
eser : Belirli bir çalışma ve emek sonucu ortaya konan ürün, yapıt.
etüt : 1. Ön çalışma.
2. Çalgı ya da seste bir tekniği ilerletmek amacıyla yazılan müzik parçası. Sözcüklerin alfabetik sıraya göre açıklandığı, tanımlandığı
F
fıtri : Doğuştan.
form : Biçim, şekil. veya Türkçedeki karşığının verildiği bölümdür.
frekans : Sıklık.
G
geçki : Türk müziği icrasında bir makam içerisinde seyrederken başka bir makama geç-
mek.
genlik : Genişlik.
göçürme : Makam dizilerini, ses aralıkları aynı kalarak başka ses tonlarına taşımak/aktarmak;
transpoze, şed.
H
hafız : Kur’an’ı bütünüyle ezbere bilen kimse.
K
kavis : Bir eğrinin sınırlı bir kısmı.
M
makam : Klasik Türk müziğinde bir müzik parçası veya şarkının işleniş biçimi.
melodik : Ezgili.
metronom : Bir müzik parçasının hangi hızla çalınması gerektiğini gösteren alet.
müezzin : Namaz vakitlerini bildirmek için ezan okuyan din görevlisi, ezancı.
müzikal : Müzik eşliğinde sergilenen f lm veya tiyatro oyunu.
P
pedagog : Eğitim bilimci.
perde : Bir müzik parçasını oluşturan seslerden her birinin kalınlık veya incelik derecesi; bu
ses derecelerini sağlamak için çalgılarda bulunup parmaklarla basılan yer.
peşrev : Klasik Türk müziğinde faslın giriş taksiminden sonra, şarkıdan önce çalınan parça.
puandorg : Üzerlerine geldiği notayı genellikle normal uzunluklarının iki katı uzatan terimdir.
126
2. Kısa Vibrato: Çoğunlukla kısa süreli seslerde yapılan
vibrasyondur. Ancak uzun süreli seslerde de yapılabilir.
Bu vibratolara “kesik vibrato” da denir. Vibrasyon hızlı
(sık), kısa ve genliği dardır (Şekil 2.4.).
ekil . Kısa vi rato
NOTA ÜZERİNDE VİBRATO GÖSTERİMİ
Vibrato, müzik tarihinde çeşitli işaretlerle gösterilmiştir. Bazı Batı müziği eserlerinde, tek notalar için
kullanılan “< >” işaretine rastlamak mümkündür. Kimi Batılı besteci ve müzik eğitimcileri de nota üzerinde
vibrato için “fz” veya “>” işaretlerini kullanmışlar; hızlı, yavaş, hızlanan/yavaşlayan vibrato olarak üç farklı
hızda isimlendirmişlerdir. Bunları belirli işaretlerle simgeleştirmişlerdir.
Günümüzde ise vibrato, notaların alt veya üstüne konulan ( ) işaretiyle gösterilir. Eğer vibrato ya-
pılması istenen ses uzun ise vibrato işareti sesin uzunluğu oranında ( ) şeklinde uzatılabilir (Şekil 2.5.).
& Ï
ekil . otada vi rato işareti
Türk müziğinde çoğu nüans ve artikülasyon (sesletim) işaretlerinde olduğu gibi vibrato işareti de
genellikle icracının yorumuna bırakılmakta ve notada gösterilmemektedir.
OKUMA PARÇASI
SÜLEYMAN ERGUNER
(1902-1953)
2 Ağustos 1902 tarihinde İstanbul’un Sultan Selim semtinde dünyaya gelmiştir. Sultan Selim Cami-
si müezzini Hafız Hasan Efendi’nin oğludur. Annesi Dürriye Hanım’dır.
Dört yaşında annesini, on yaşında babasını kaybetmiştir. O tarihte müezzinlik babadan oğula geç-
mekteydi. Sesinin güzelliği ile tanınan Süleyman Erguner, babasının vefatı üzerine çok küçük yaşta Sultan
Selim Camisi’nin müezzini olmuştur. 1. Dünya Savaşı’nın oluşturduğu tüm imkânsızlıklara rağmen kendi
gayretiyle rüştiye (ortaokul) tahsilini tamamlamıştır. Ayrıca Kur’an-ı Kerim dersleri alarak hafız olmuştur.
Babasının yerine müezzinlik görevi yaptığı sırada aynı camide imam olan Hafız Saadettin Kaynak’la da
çalışmıştır.
Cumhuriyet’in ilanından sonra memur olarak göreve başlamış; 1927 yılında İstanbul’dan ayrılarak
Keskin, Karaman, Kütahya, Çarşamba ve Burdur’da görev yapmış; 1943 yılında tekrar İstanbul’a dönmüş-
tür. 1 Aralık 1953 tarihinde Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur.
Okuma metninin olduğu bölümdür. Hafız Cemâl Efendi’nin musiki bilgi ve tecrübelerinden faydalanmış, Hafız Sami ve Hafız Hüseyin Beylerin
Süleyman Erguner gençlik yıllarında Bestenigâr Ziya Bey ve onun öğrencilerinden Sultan Selimli
etkisinde kalmış, Saadettin Kaynak ve Mecit Gürses’le çalışmalar yapmıştır. Ayrıca o dönemde Mevlevi-
hanelere devam etmiş, çoğunlukla evlerde yapılan musiki toplantılarına katılmıştır. Böylece klasik ve dinî
musiki bilgisini arttırmıştır. Devrin neyzenbaşısı Neyzen Emin Efendi’nin etkisinde kalarak onun teşvikiyle
16 yaşında ney üf emeye başlamıştır. Daha sonra memuriyet sebebiyle Anadolu’da tayin olduğu yerlerde
musiki toplulukları kurarak ney ve musiki çalışmalarına devam etmiş, sanatını ve ney icrasını geliştirerek
ney icrasında kendine has bir üslup yakalamıştır.
Süleyman Erguner 1923 yılında Muazzez Hanım’la evlenmiş, Ulvi, Asâf ve Serap adında üç çocuk
sahibi olmuştur.
108
11