Page 35 - ÇALGI EĞİTİMİ KEMANE 9
P. 35
KEMANEYİ TANIYALIM 1. ÜNİTE
OKUMA PARÇASI
YAYLI ÇALGILARIN KÖKENİ
Yaylı çalgıların ortaya çıkış döneminin, yapılan araştırmalar ve bulunan duvar resimleri ışı-
ğında, Orta Çağ olduğu düşünülmektedir. Bununla birlikte, İlk Çağ’da telli, yaysız çalgıların
var olduğu ve gerili tellerin yay ya da ok denilen araç ile çalınması fikrininse 6. ve 9. yüzyıllar
arasında geliştiği düşünülmektedir.
Yaylı çalgıların ortaya çıkışında atlı göçebe kültürünün yeri oldukça önemlidir. Eski dönem-
lerde yaylı çalgılarda kullanılan tellerin at kılından üretildiği bilinmektedir. Günümüzde hâlâ
bu özelliği devam ettiren çalgılar bulunmaktadır. Aynı zamanda yaylı çalgıların “yay” ya da
“ok” denilen kısmında kullanılan kıllar, günümüzde at kuyruğundan da yapılabilmektedir. Bu
durum, derin bir atlı göçebe kültürün varlığına ve bu kültürde oluşan geleneğin gücüne kanıt
olarak gösterilebilir. Türkler, atı ilk ehlileştiren toplum olarak tarih sahnesinde yer almışlardır.
Atı ehlileştirebilen Türkler, onu sadece ulaşım gibi amaçlar için kullanmamışlar; duygularını
ve düşüncelerini aktardıkları müzik aletlerinin yapımında da atın kuyruk kıllarından yarar-
lanmışlardır.
Türk milletinin kültürünü yansıtan yaylı çalgılar, ilk çıkış yerleri olan Orta Asya’dan farklı
coğrafyalarda gelişerek ve değişerek günümüze ulaşmıştır. Türk insanının günlük yaşamı ve
ihtiyaçları doğrultusunda değişen ve gelişen bu çalgılar, taşındıkları bölgelerde yeni anlam-
lar kazanmıştır. Türk coğrafyasının farklı alanlarında yaratılmalarına rağmen şekil, yapı ve
kullanıldıkları icralar bakımından ciddi benzerlikler gösteren bu çalgılar, Orta Asya’daki Türk
boyları ile diğer bölgelerde yaşayan Türk boyları arasında müzik aletleri bakımından ortak bir
kültürel geçmiş, birlik ve ilişkinin varlığını ortaya koymaktadır. Üzerinde durulması gereken
diğer bir konu ise, Türk boyları arasında yüzyıllarca “yay” anlamında “ok” ve “ık” gibi kelime-
ler kullanılırken, zaman içinde Farsçanın etkisi ile “keman”, “kaman”, “kemane”, “kamança”
gibi kelimelerin kullanılmaya başlanmasıdır.
İnsanlığın ürettiği her kültürel öge, eşsiz ve saygıdeğerdir. Günümüz dünyasındaki farklılık-
ların aslında zenginlik olduğunu idrak edebilmek, barış ve huzur ortamının sağlanmasında
oldukça önemlidir. Bir sanatçı, farklılıkların zenginlik olduğunu asla aklından çıkarmamalıdır.
Tüm insanlığa karşı hoşgörülü olabilmenin yolu, belki de müziğin içinde saklıdır.
(Komisyon tarafından düzenlenmiştir)
33 w
w
KEMANE_9.indd 33 23.05.2023 17:04