Page 23 - ÇALGI EĞİTİMİ KLASİK KEMENÇE 9
P. 23
ÜNİTE 1
1.1.3. Klasik Kemençenin Köken Varsayımları
Yaylı çalgıların ana vatanı, birçok çevre tarafından Orta ve Doğu
Asya olarak kabul edilmektedir. Antropologların yayılımcı bakış
açısı göz önüne alındığında, yay unsurunun Asya kaynaklı
olması nedeniyle, klasik kemençenin ilk odağı Asya’ya ve
ıklığ çalgısına bağlanmaktadır. Ancak birçok çalgı gibi klasik
kemençenin de kökeni ile ilgili farklı görüşler bulunmaktadır.
Bir görüşe göre; 16. yüzyıl Macar kaynaklarında Macar Vieli
ve Leh Rebeki adlı iki çeşit kemençeden söz edilmektedir.
Bunlardan Leh rebekinin, tırnak yüzlerinin tellere dayata
dayata çalındığı ve çalgının armudi bir şekle sahip olduğu
vurgulanmaktadır. Dolayısıyla klasik kemençenin, Macar,
Rumeli ve Ege topraklarına Polonya’dan indiği fikri
savunulmaktadır.
Diğer bir bakış açısı; klasik kemençenin bir Türk sazı
olduğu, eski asırlarda bu çalgıya kemençe-i guz
(Oğuz Kemençesi) denildiği yönündedir.
Diğer bir görüş, çalgının Bizans ve Orta Çağ Avrupası
kaynaklı olduğu ve Rebec (Rebek) çalgısından geldiği
yönündedir. Armudi biçime sahip olan çalgılar hakkında
Bizans’ta ve özellikle Avrupa’da 10-11. yüzyıllardan
itibaren yazılı kaynaklar bulunduğu ve kitaplarda, kilise
duvarlarında, kabartmalarda, resimlerde armudi şekilli rebec Görsel 1.24:
çalgısına rastlandığı bilinmektedir. Ancak elimizde rebecin tırnak Klasik kemençe
yayı
Görsel 1.23:
temas tekniği ile çalındığına dair kesin Klasik kemençe
bir bilgi bulunmamaktadır (Bkz. Görsel 1.23, 1.24).
1.1.4. Klasik Kemençenin Geçmişten Günümüze Kullanılışı
Klasik kemençe, tarihsel süreç içerisinde geleneksel müziğimizde kaba saz ve ince saz
topluluklarında yer almıştır. Kaba saz, kahvehanelerde eğlence müziği amaçlı olarak
sunulan ve klasik kemençe, lavta, klarnet, zurna, def, zilli maşa gibi çalgılardan oluşan saz
topluluğudur. Bu mekân çalışmalarında, kaba saza eşlik eden köçek, tavşan, çengi adı
verilen dansçılar yer almaktadır ve klasik kemençe bu icra ortamlarında eşlik çalgısı olarak
kullanılmıştır.
Çalgının ince saza geçişinin ise 19. yüzyılın sonlarında Rum asıllı kemençeci Vasilaki (1845-
1907) ile gerçekleştiği kabul edilmektedir. Vasilaki ile beraber Tamburi Cemil Bey (1871-
1916) de kemençenin kaba sazdan ince saza geçişinde katkıda bulunmuştur.
21