Page 38 - ESKRİM
P. 38

Topkapı Sarayı Müzesi’nden
                                                                           bir meç

                                                                           Meçler uzun ve dar gövdeleriyle kesici
                                                                    olmaktan  çok  delici  silahlardır.  Hazine  kayıt-

                                                                    larında  “meç  kılıcı”  ve  “şiş”  olarak  da  geçer.
                                                                    Namluları ensizdir; tek veya çift ağızlı olabilir.
                                                                    Osmanlı kılıçları arasında sayıları çok azdır.


                                                                           Kanûnî’nin (1520-1566) meçi 72,5 cm

                                                                    uzunluğundadır.  Uca  doğru  giderek  sivrilen
                                                                    düz ve tek ağızlı namlusunun bir yüzünde boy-
                                                                    dan boya altın kakma zarif desenler vardır.



                                                                           Öbür  yüzünde  sülüs  yazıyla  Kara-
                                                                    hisârî (1469-1556) hattı besmele, Talâk Sure-
                                                                    si’nin 2. ayetinin son bölümü ile 3. ayeti, Arap-
                                                                    ça bir dörtlük ve uca doğru “Kostantıniyye’de

                                                                    (İstanbul) Hicrî 938’de (Milâdî 1531/32) Selim
                                                                    Han oğlu Süleyman Han için yapıldığı” yazılıdır
                                                                    (Görsel 1.33).











                                              Görsel 1.33 Meç







                 Topkapı Sarayı Müzesinden bir yatağan

                 Belde, kuşağın içine sokularak veya deriden yapılmış silahlığın içine yatık olarak konularak taşınan yata-
         ğanlar Türklere özgü bir tür kılıçtır. 16. yüzyılın ikinci yarısından itibaren görülmeye başlar. 19. yüzyıl sonuna değin
         kullanılmıştır. Kısa, enli, hafifçe eğri ve ucu sivri olan namlusunun  –kılıcın tersine– içbükey tarafı keskindir.



                 Yeniçerilerin ve leventlerin kullandığı yatağanların boyları 50-80 cm’dir. Kabzaları genellikle kemik veya fil-
         dişinden yapılır. Kabza başları –hamle sırasında yatağanın elden çıkmasını önlemek için– yanlara açılmış iki büyük
         kulak biçiminde yapılır. Bu nedenle halk arasında “Kulaklı” diye de anılırlar. Yatağanlar, başta –günümüzde Denizli’nin

         Serinhisar ilçesine bağlı– Yatağan beldesi olmak üzere İstanbul, Bursa ve Filibe’de çokça üretilmiştir.


          36
   33   34   35   36   37   38   39   40   41   42   43