Page 329 - Türk Dili ve Edebiyatı - 10 | Beceri Temelli
P. 329
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 10 161
4. ÜNİTE > Destan/Efsane Kazanım A.2.12: Metinde edebiyat, sanat ve fikir akımlarının/anlayışlarının yansımalarını değerlendirir.
Alan Becerileri: Okuma Becerisi Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
Etkinlik İsmi Anlayışların Efsanelere Yansıması 25 dk.
Metindeki fikrî, estetik anlayışın nasıl ve niçin yansıtıldığını tespit edebilmek. Metnin yazıldığı dönemin anlayış-
Amacı Bireysel
larına göre metni yorumlayabilmek.
Yönerge Aşağıdaki metni okuyunuz. Metinden hareketle soruları cevaplayınız.
(Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)
Sabırsız Şah
Efsaneye göre Ahmet Şah, Divriği Ulu Cami’yi yaptırmak için başka memleketlerden mimarlar ve us-
talar getirmiş. Cami yapılıp tamamlanır. Fakat içerisindeki kalıplar ve iskeleler durmaktadır. İskelelerin
söküleceği sırada mimarların ve ustaların başı ortadan kaybolur.
Herkes:
-Acaba mimarbaşına bir hâl mi geldi, diye merak etmeye başlar.
Ahmet Şah, dört bir yana haber salar. Ustanın ne dirisini ne de ölüsünü bulabilirler. Mimarbaşı olma-
yınca öteki ustalar, kalıpları ve iskeleleri sökemezler. Şah öfkelenip:
-Başka usta bulun, emrini verir.
Çok sayıda usta ve mimar bulunup getirilir. Fakat her gelen:
-Ben bu kapıları ve iskeleleri sökemem, çok farklı inşa edilmiş, deyip dışarı çıkar.
Kalıpları sökecek kabiliyetli bir usta bulunamaz. Ahmet Şah’ın canı sıkılmaya başlar. Komşu memleket-
lere mektup yazıp en becerikli ustaları getirtir.
Ne hikmetse bir türlü başaran çıkmaz. Sonunda Ahmet Şah:
-Kapıları böyle sökülmez biçimde çakmak suretiyle mimarbaşı hem bize hem İslam dinine ihanet etti.
Meğer mimarbaşı düşmanımızmış. Her kim görür ve yakalarsa çekinmesin, öldürsün, der.
Cami, on yıl kapalı bir biçimde kalır. Cuma ve bayram namazları, caminin önünde kılınmaktadır.
Bir bayram sabahı Ahmet Şah, yöneticiler ve halk, bayram namazını kılarlar. Namazdan sonra bayramı
tebrik etme töreni başlamıştır. Kalabalığın arasından Ahmet Şah’a yaklaşan, saçı sakalı birbirine karış-
mış bir derviş:
-Ey Şah! Böyle büyük bir mabet varken dışarıda namaz kılınır mı, diye sorar.
Şah, adamı incitmemek için durumu anlatır. Adam, izin isteyip hemen caminin içine girer ve herkesi
şaşkın bırakan bir çabuklukla kalıpları birer, ikişer yerlerinden oynatıp çıkarmaya başlar.
Hemen anlaşılır. Caminin kalıbını sökmeden kayıplara karışan mimar, budur. Fakat sessiz kalırlar. Mi-
marın işi bitince Ahmet Şah, huzuruna çağırıp:
-Sen, bana ve eserime en büyük kötülüğü yaptın. Yaptırdığım camiyi açmamı yıllarca engelledin. Bu-
nun cezasını biliyor musun, der.
Mimar şu karşılığı verir:
-Şahım! Siz dünyada eşi az bulunur bir cami yaptırdınız. Camiler Allah’ın evidir. Temeli de kubbesi
de çok sağlam olmalıdır. Ben, bu mabedin kıyamete kadar ayakta kalmasını diledim. Eğer ortadan kay-
bolmasaydım sabredemez, kalıpları söktürürdünüz. Cami de uzun ömürlü olmazdı. Oysa bu caminin
on yıl iskelede kalıp temellerinin yerleşmesi gerekir. Onun için çareyi gözden kaybolmakta buldum.
İskeleyi de kimsenin bozamayacağı şekilde yapmıştım. Takdir sizin. İster boynumu kestirin, isterseniz
bağışlayın.
Şah, mimara hak vererek onu ödüllendirir, ücretini fazlasıyla öder.
Necati Demir, Türk Efsaneleri 1
327