Page 343 - Türk Dili ve Edebiyatı - 10 | Beceri Temelli
P. 343

Ortaöğretim Genel Müdürlüğü                         TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 10          168

             4. ÜNİTE > Destan/Efsane          Kazanım A.2.15: Türün ve dönemin/akımın diğer önemli yazarlarını ve eserlerini sıralar.
             Alan Becerileri: Okuma Becerisi  Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
             Etkinlik İsmi                  Türk Edebiyatında Yapma Destan                       35 dk.
                       Yapma destanın Türk ve dünya edebiyatındaki önemli yazar ve eserleri hakkında bilgi sahibi olabilmek. Yapma
             Amacı                                                                               Bireysel
                       destan ile ilgili çıkarımlarda bulunmak.
             1. Yönerge  Aşağıdaki metinleri okuyunuz. Metinlerden hareketle soruları cevaplayınız.
                     (Metin. aslına sadık kalınarak alınmıştır.)
             1. Metin                           Çanakkale Şehitlerine

             Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı dünyâda eşi?     Yıldırım yaylımı tufanlar, alevden seller
             En kesîf orduların yükleniyor dördü beşi,     Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,

             -Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya-  Sürü hâlinde gezerken sayısız tayyare.
             Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.    Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler…
             Ne hayâsızca tahaşşüd ki ufuklar kapalı!      Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
             Nerde -gösterdiği vahşetle “Bu: Bir Avrupalı!”  (…)
             (…)                                           Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar…
             Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;             O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,
             Beriden zelzeleler kaldırıyor a’mâkı;         Vurulmuş temiz alnından, uzanmış yatıyor;
             Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;  Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
             Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.    Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
             Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam;   Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
             Atılan her lağamın yaktığı: Yüzlerce adam.    (…)

             Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;    Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber,
             O ne müthiş tipidir: Savrulur enkâz-ı beşer…  Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber.
             Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
             Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.                        Mehmet Âkif Ersoy, Safahat
             Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller

             Kelime Dağarcığı:
             afak: Ufuklar. âgûş: Kucak. a’mak: Derinlikler. beşer: İnsan. enkâz: Yıkıntı. kesif: Yoğun. sâika: Yıldırım. şühedâ: Şehitler.
             tahaşşüd: Birikme, yığılma.
             2. Metin
                                       Çanakkale Şehitlerine Şiiri Nasıl Yazıldı?
             (…)
             Necid çöllerinde günlerce devam eden bu meşakkatli yolculuktan sonra El-Muazzam istasyonuna varan ka-
             file artık rahatlamıştır. Teşkilat-ı Mahsusa reisi Eşref Bey, buradan hemen Başkumandan ve Harbiye Nazırı
             Enver Paşa’yı arar. Şam-Halep-Medine telgraf hattı açılınca Enver Paşa ile şifreli bir konuşma gerçekleştirir.
             Reseptörün bir taraftan aldığı, bir taraftan çözdüğü bu telgraf metni gözleri yaşartır. Çünkü Enver Paşa Ça-
             nakkale’de kazanılan büyük zaferi müjdelemektedir. Eşref Bey’in amacı müjdeyi bir an önce Akif’e ulaştır-
             maktır ve öyle yapar: “Üstâd… Aziz Üstâd… Size hayatımın en büyük müjdesini vereceğim. Bana bu saadeti
             bahşeden Cenâb-ı Hakk’a nasıl şükredeceğimi bilemiyorum. Çanakkale’de muhteşem bir zafer kazandık.
             Sizin duanız makbul oldu. Düşman, o muazzam donanmasını da beraberince alarak, mağlup ve mahkur Bo-
             ğaz’ı terk etti. İstanbul kurtuldu, vatanın şeref ve haysiyeti halas oldu.” O ana kadar, heykelleşmiş bir şekilde
             duran Akif birden coşar, dostunun boynuna atılır. Koca Akif, Eşref Bey’in omzunda masum bir çocuk gibi
             hıçkıra hıçkıra, sarsıla sarsıla ağlar. Bu büyük müjdenin akşamında Akif’in gözüne uyku girmez ve Allah’a
             Çanakkale Destanı’nı yazmadan canını almaması için dua eder/yalvarır.

             (…)
                                                                    Cemal Kutay, Necid Çöllerinde Mehmet Akif


                                                                                                   341
   338   339   340   341   342   343   344   345   346   347   348