Page 547 - Türk Dili ve Edebiyatı - 10 | Beceri Temelli
P. 547
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 10 266
7.ÜNİTE> Anı (Hatıra) Kazanım A.4.6: Metnin görsel unsurlarla ilişkisini belirler.
Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi Alan Becerileri: Okuma Becerisi, Yazma Becerisi
Etkinlik İsmi Halit Ziya'da Bir Akşam Yemeği 20 dk.
Amacı Metnin görsel unsurlarla ilişkisini belirleyebilmek. Bireysel
Yönerge Aşağıdaki metni okuyup soruları metne göre cevaplandırınız.
(Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)
Halit Ziya
“Üstadı, başında lacivert bir bere, sırtında kaşmir bir ceket, elinde makas, bahçesinde bulurduk. Bir
dal, bir gül keserken… Telaşsız, yumuşak adımlarla gelir; pek ölçülü bir nezaketle misafirlerini kar-
şılardı. Birinci katta, pencerelerine yapraklar değen büyük bir odada toplanırdık. Hayal ötesi bir
çay masası kurulurdu. Fakir mahallelerin sulh günlerinde bile tatmadığı, zengin konakların artık
unutmaya başladığı dünya nimetlerine kavuşurduk burada: Çay, süt, sütlü kahve, kakao… Sonra,
peynirlerin her çeşidi… Reçeller, reçeller, reçeller… Çilek, muz, menekşe kokulu fondanlar… Pas-
talar, şokolalı, kremli, meyveli pastalar… Bisküviler, kuruvasanlar, briyoşlar, küçük ılık börekler…
Yerdik bütün açgözlülüğümüzle; hayır, hayır, bütün açlığımızla yerdik!
Sonra, -eyvaaah- doyardık!.. Nasılsa davetliler arasına katılan son Divan artığı ... bir şair, Yaşar Şadi,
tatlı bir baygınlıkla koltuğa yığılınca kibar ev sahibi, bıyıklarının altından kaybolan bir gülümseyişle
sokulur, sorardı:
- Size biraz pencereyi açayım mı?
Ziyafet, akşam garipliği, daha doğrusu ayrılık garipliği çökerken bir piyano konseriyle sona ererdi.
(…)
Tevfik Fikret’le yan yana, Türk edebiyatının pencerelerini Batı’ya açan bu sahiden büyük adam,
Cumhuriyet’ten sonra mebus olmak istemişti. Haksızdı bu isteğinde. O, mebusluk isteyecek değil,
kendisine mebusluk teklif edilecek, hem de ricalarla teklif edilecek, sayılı insanlarımızdan biriydi.
Adı, edebiyat tarihimizde bir çağın adıdır.
(…)
Halit Ziya da Fikret gibi, Cenap gibi Türk sanatının panteonunda sessiz sedasız uyuyor… Tıpkı yaş-
mak, tıpkı ferace, tıpkı fıta, tıpkı Göksu gibi romanlarındaki hayat da artık bir geçmiş zamanlar
tarihidir.
Konuştuğu dile gelince: Anlayanların mezar taşları bile tek tük kaldı artık. Hüvelbaki!
Yusuf Ziya Ortaç, Bir Varmış Bir Yokmuş Portreler
Kelime Dağarcığı:
briyoş: Bir tür Fransız ekmeği. fıta: Hamamda bedene sarılan örtü, peştamal. fondan: İçinde tatlı veya hoş kokulu mad-
deler bulunan, ağızda kolayca eriyen bir şekerleme türü. hüvelbaki: “Baki kalan Allah'tır.” anlamında ve genellikle mezar
taşlarına yazılan bir söz. panteon: Büyük yararlık göstermiş kimselerin gömüldüğü ulusal anıt.
545