Page 713 - Türk Dili ve Edebiyatı - 10 | Beceri Temelli
P. 713
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 10 349
9.ÜNİTE> Gezi Yazısı Kazanım A.4.6: Metnin görsel unsurlarla ilişkisini belirler.
Alan Becerileri: Okuma Becerisi Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
Etkinlik İsmi Gezelim Görelim Yazalım 20 dk.
Amacı Metnin görsel unsurlarla ilişkisini belirleyebilmek. Bir metnin anlamına katkıda bulunabilecek görselleri Bireysel
belirleyebilmek.
Yönerge Aşağıdaki metni okuyunuz. Soruları metinden hareketle cevaplayınız.
(Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)
Troya Surlarının Önünde
Üstünde bulunduğumuz tepe kazılardan çıkan topraklarla meydana gelmiş bir tümsektir. Karşımızda
kocaman taşlardan bir sur görülüyor. Arkasında otlara, çalılıklara karışmış başka surlar, başka taş yı-
ğıntıları, inişli çıkışlı karmaşık bir manzara. İşte Troya harabeleri.
Çevremizde göz alabildiğine ova uzanıyor. Kuzeyde Çanakkale Boğazı ve deniz, kuzeybatıda birkaç
tepeciğin arkasında Ege Denizi ve ta ufukta üst üste iki şerit gibi İmroz ve Samotrake adaları. Daha
aşağıda İlk Çağ’lardan beri şarabı ile ün salmış olan Bozcaada (Tenedos). Ova iki ırmağın meydana
getirdiği bir üçgendir: Menderes ve Dümrek çayı. Gözümü harabelerin üstünden güneye çevirip, dağ-
lık araziyi tarayınca, sisler arasında bir doruk görüyorum: Kazdağı. İlk çağda adına “İda” denen bu dağ
bütün bölgeye hâkim, karlı, muhteşem bir silsiledir.
Karşımızdaki surlar 1870 yılında Heinrich Schliemann’ın Hisarlık köyünün bitişiğinde yaptığı kazılar-
da ilk defa meydana çıkan oturma yeridir. Schliemann bu oturma yerinin Homeros’un “İlyada” des-
tanında adı geçen “İlyon” veya “Troya” olduğuna inanmıştı. O gün bugün burada daha birçok kazılar
yapıldı. Dünya arkeoloji bilginleri arasında bu kalıntıların Troya olup olmadığı üstünde uzun boylu
tartışıldı ve Homeros Troya’sını Hisarlık’ta değil, Ballıdağ veya Bayramiç yöresinde arayanlar çıktı.
Dön dolaş, bu görkemli kazı yerinin meydana çıkan dokuz oturma tabakası ile topografya ve coğrafya
bakımından Homeros’un anlattığı Troya’ya en uygun yer olduğu sonucuna varıldı. Homeros Troya’sı
bir yana, bu oturma yeri bölgeye hâkim bir kale ve MÖ 3000 yıl gerilere kadar giden bir uygarlığın
merkezi olarak karşımıza çıkmaktadır. Dünyanın hiçbir yerinde, hatta bir hazineler ocağı olan Ana-
dolu’da bile arkeoloji ve prehistoryaya bu harabe kadar zengin bir kaynak açılmamıştır sanırım. Tro-
ya’dan daha görkemli sarayları, tapınakları, mezarları olan harabeler vardır elbette ama zaman içinde
bu kadar derin bir alan kaplayanı bulunur mu acaba?
Troy oturma yeri MÖ 3500 yıllarından aşağı yukarı MS 300 yılına kadar tam dokuz ömür yaşamış, do-
kuz kere yıkılıp dokuz kere kalkınmıştır. Surlarının her taşı bu eşsiz canlılığın sanki bir izini taşımakta,
bu şehirden güç fışkırmaktadır. Ama Troya surlarının görkemini anlatmak güç. Karşısında dururken
ürperiyorum. Gerçi Boğaz’dan bu yana serin bir rüzgâr esiyor. Homeros’un Troya’da hiç eksik olmadı-
ğını söylediği rüzgâr. Tepenin üzerinde yüz kadar insanız. Çanakkale valisinden ortaokul öğrencileri-
ne kadar hepimiz Prof. Bittel’in yaptığı açıklamayı dinliyoruz. Rüzgârda sözleri Homeros’un deyimiyle
“kanatlanıyor”.
Evet, Troya’yı nasıl anlatsam? Kolumun altında “İlyada” destanım sıkı sıkı tutuyorum. Buralara onsuz
gelmek, çeşmeye testisiz gitmeye benzer. Troya’nın kötü bir alın yazısı varmış. Yangınlar, yer sarsın-
tıları, savaşlar bu şehri kaç kez yıkıp yok etmiş! Efsaneye inanırsak, ta Yunanistan’dan koca ordular
kalkmış, Troya’yı almak için tam on yıl savaşmışlar. Seçkin yiğitler, krallar, tanrılar elbirliği ederek bu
şehrin direncini kırmağa uğraşmışlar. Ama kara kaderinin kararlaştırdığı an gelince ufak bir düzen
Troya’yı yok etmeğe yetmiş.
İlk Çağ efsane ve tarihinde mutsuzluğun bir örneği olarak anılan Troya hiçbir kentin ulaşamadığı bir
mutluluğa erişmiştir: Dünyaya gelmiş geçmiş en büyük şairlerin birine, en büyük şiirlerin birini esin-
lemek mutluluğuna. Troya, ölmezliğini Homeros’a borçludur.
Azra Erhat, Mavi Anadolu
711