Page 715 - Türk Dili ve Edebiyatı - 10 | Beceri Temelli
P. 715
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 10 350
9.ÜNİTE> Gezi Yazısı Kazanım A.4.7: Metnin üslup özelliklerini belirler.
Alan Becerileri: Okuma Becerisi Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
Etkinlik İsmi Benim Dilim, Benim Üslubum 20 dk.
Amacı Metinde yazara/metne özgü üslup, dil ve anlatım özelliklerini belirleyebilmek. Bireysel
Yönerge Aşağıdaki metni okuyunuz. Soruları metinden hareketle cevaplayınız.
(Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)
Dolaşma
Burada bir iki metro istasyonu var ki, sanat yapıları ile süslenmiş. Diyelim, Varenne İstasyonunda
Rodin'in “Düşünen Adam”, “Balzac” yonutlarını görmek, adamı şaşırtıyor. Elbette o ünlü yapıtların
kopyalarıdır bunlar. Vakit geçirmeden metrodan atladınız da, yukarı çıktınız mı, Rue de Varenne’de
Rodin Müzesini bulacaksınızdır, eski adı ile Hotel Biron'u. Bu sarayı 1728’de, eski bir perukacı iken
“Peyrene de Moras” diye soyluluk sanı alan biri yaptırmıştı. İnsan burada bütün gününü geçirebilir.
Metro Louvre İstasyonundan geçerken de, orada eski Mısır’ın kusursuz yonutlarından bir iki örnek
görmek büyüler kişiyi. Ölümsüzlüğü eski Mısır denli duyan, duyuran başka bir uygarlık olmamıştır.
Sırası düşmüşken yazıvereyim, onların öteki dünya anlayışlarında “cehennem” yoktu. Ölünce, kral
da, köylü de “cennet”e gidecekti. Mısırlıların yonutlarında hiçbir telaş izi bulunmaması belki de bun-
dandır. İsterseniz atlayın metrodan, çıkın yukarı, bitmez tükenmez Louvre'a dalın, orada yaşayın eski
uygarlıkları, ölümsüz sanat yapıtlarını görün.
Louvre kaç kez biçim değiştirdi. Philippe Auguste başlattı onun yapımını 1204 yılında; V. Charles
büyüttü, yeni kuleler ekledi. Yirmi dört yaşında deli olan VI. Charles, onun yapıtlarını yıktı. 1546’da
yeni Louvre yükselmeğe başladı. Ünlü romanın kahramanı “Prenses de Cléves” işte bu yeni Louvre’a
gelip giderdi. Daha sonraki değişiklikleri bilmiyorum. Bana, resimlerinden gördüğüm eski Louvre,
şimdikinden daha güzel geldi.
Eskiler ne yaptılarsa iyi yaptılar. Bunun gizini araştırmak gerek. Edirne’de Selimiye’ye bakakaldığım
günü unutamam, Selçuklular, dört duvarın sadeliği ile taç kapının süsünü nasıl edip de birleştirebil-
diler! Geçenlerde Abidin Dino ile Paris’in eski sokaklarında dolaşırken karşımıza birden çok eski bir
kilise çıktı, bir Gotik kilise. Bakakaldık. “Çabuk söyle,” dedim Abidin’e, “Bu eski yapıyı niçin sevdik
bunca?” Abidin Dino, hiç duraklamadan yanıtladı beni, “Eski değil de ondan” dedi. Kimi şiirlerimde
ve yazılarımda zamanı yadsıyışım biraz da bu anlamdadır benim. Konuyu dağıtmıyayım, zamanın
geçmediğini sanat denli anlatan hiçbir şey yoktur. Belki insanlık bu büyük gizi sezdiği için sanatı ya-
ratmıştır. Sanatın bizde uyandırdığı erinç de bundandır. Barok bu erinci sarstı, durmuş oturmuşluğun
yerine oynaklığı geçirdi. Rokoko ise zamanın geçtiğinin sanki bir tanıtlamasıdır, öyle ki, bu inancın
içinde önce kendi yok olur. “Modern” alanlardan nefreti en iyi anlayan Picasso idi. Eskiyi onun kadar
değerlendiren kim var ki! Eskinin yinelenmesinden yenilenmesinden başka bir şey değildi o. Ne de-
miş. “Evime hiçbir yeni eşya sokmam” demiş.
(…)
Melih Cevdet Anday, Paris Yazıları
Kelime Dağarcığı:
yonut (yontu): Heykel. Gotik: Orta Çağ'a özgü. erinç: Hiçbir eksiği, üzüntüsü ve acısı olmama durumu, dirlik, rahat, huzur.
barok: MS 1600-1750 yılları arasındaki klasik sanatı izleyen resim ve mimarlık üslubu. rokoko: XVIII. yüzyılın başında
Fransa'da çok geçerli olan, kavisli çizgileri bol, gösterişli bir bezeme üslubu.
713