Page 197 - Türk Dili ve Edebiyatı 11 Beceri Temelli Etkinlik Kitabı
P. 197
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 11 96
4.ÜNİTE > Makale Kazanım A.4.4: Metnin ana düşüncesi ve yardımcı düşüncelerini belirler.
Alan Becerileri: Okuma Becerisi Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
Etkinlik İsmi Cumhuriyet ve Tiyatro 25 dk.
Amacı Makaledeki ana düşünce ve yardımcı düşünceleri belirleyebilmek. Yardımcı düşüncelerle ana düşünce Bireysel
arasındaki ilişkiyi açıklayabilmek.
Yönerge Aşağıdaki metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız.
(Metin düzenlenmiştir.)
Atatürk, Cumhuriyet ve Tiyatro
Türk tiyatrosu; kırsal kesimlerin köy tiyatrosu ile kentlerdeki halk tiyatrosu olan geleneksel Türk
tiyatrosu ile Batılı Türk tiyatrosunu içerir. Kökenleri tarih öncesi bolluk törenleri ve Anadolu’da söy-
lenen halk hikâyelerine, masallarına ve doğanın samimiyet ve içtenlikle taklidine, dinsel törenlere
dayanır. Türk tiyatrosunun en önemli özelliği açık biçim ve göstermeci tiyatro tenkitlerine ve otantik
anlatıma dayanmasıdır.
(…)
1927’lerde yazarlarımız haklı olarak tiyatroya, faydacı bir anlayışla bakar ve ondan yeni baştan yara-
tılmakta olan vatanın ulusuna, başardığı büyük inkılap etrafında geliştirilmesi bakımından yardımcı
olmayı bekler. Cumhuriyetin kurulmasıyla kendini yenileme yolundaki Türkiye, faydacı bir sanat
anlayışı içinde olmalıdır. 1928 Anayasası ile güzel sanatlar “cumhuriyetçi, milliyetçi, halkçı, devletçi,
laik ve inkılapçı” prensiplerin hizmetine girer.
1930’dan sonra, düşünce hayatımızı geliştiren, toplumsal kalkınmamızı kanalize eden hareketlerin
hemen hepsi, anayasamızın Türk devletinin niteliğini belirten ikinci maddesi hükümlerine bağlı ola-
rak tiyatromuz, yeni Türkiye’nin kaderini çizen bu resmî görüşler doğrultusunda yürür. Atatürk’ün
direktifleri ile 15 Nisan 1931’de Türk Tarih Kurumu, 19 Şubat 1932’de halkevleri kurulur. Böylece
cumhuriyetçi ruhun aşılanması bir amaç olur. Kurtuluş Savaşı heyecanı ve devrin dinamik ruhu
tiyatromuzu etkilemeye başlar.
(…)
Cumhuriyet Dönemi, özellikle kuruluş yıllarında 1936’da Devlet Konservatuarının ve Devlet
Tiyatroları’nın olduğu kadar, İstanbul Belediye Şehir Tiyatrosu’nun da kurulmasına, tiyatronun ku-
rumsallaştırılmasına da tanıklık eder. Özel tiyatroların da geniş yaygınlık kazandığı bu dönemde:
Naşit Topluluğu, İstanbul Tiyatrosu, Gönül Ülkü-Gazanfer Özcan Tiyatrosu, Nejat Uygur Tiyatrosu,
Ferhan Şensoy Tiyatrosu, Levent Kırca Tiyatrosu, Küçük Sahne, Dormen Tiyatrosu, Kent Oyuncuları,
Dostlar Tiyatrosu, Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu, Devekuşu Kabare Tiyatrosu, Meydan Sahnesi, Ankara
Sanat Tiyatrosu ve bunun dışında başta İzmir ve Adana olmak üzere birçok büyük kentlerde kurulan
şehir tiyatroları vardır.
(…)
Bugün dış ülkelerde de alkışlanabilen çok renkli tiyatro görüntümüz gelişme ve yaygınlaşma aşa-
masını yaşıyor. Elbette ki her gelişme bazı güçlükleri de taşır. Bunlar tiyatrolarımızın yasa, yönetim,
disiplin, iç eğitim ve ekonomik sorunları, Türk tiyatrosunun organik bir bütünlüğe kavuşabilme san-
cıları olabilir, özveri ve elbirliğiyle, sorumluluk duygusuyla aşılabilecektir. Sanata destek veremez,
tiyatroyla kucaklaşamazsak “Hayat damarlarımızdan biri kopar.”, yaşama sevincimizi ve uygar dünya
ile barışabilme fırsatımızı yitirebiliriz.
Sanatçı ışığı alnında ilk duyan insandır. Bu ışığın kaynağı ise Atatürk ilke ve inkılaplarının güneşidir.
Türk tiyatrosunun gerçek sahibi olan sanatçılar da cumhuriyet inancını, uygar Türkiye düşüncesini,
doğru sanat değerlerini ve güzel Türkçenin onurunu savunma konusunda duyarlı ve donanımlıdırlar.
Yrd. Doç. Dr. Semra Şen, Atatürk, Cumhuriyet ve Tiyatro
195