Page 372 - Türk Dili ve Edebiyatı 12 Beceri Temelli Etkinlik Kitabı
P. 372
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 12 184
7.ÜNİTE> Söylev (Nutuk) Kazanım A.4.5: Metindeki anlatım biçimlerini, düşünceyi geliştirme yollarını ve bunların işlevlerini belirler.
Alan Becerileri: Okuma Becerisi Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
Etkinlik İsmi Söylev ve Düşünceyi Geliştirme Yolları 25 dk.
Bireysel
Amacı Metindeki anlatım biçimleri ve düşünceyi geliştirme yolları ile ilgili çıkarımda bulunabilme.
Yönerge Aşağıdaki metni okuyunuz. Metinden hareketle soruları cevaplayınız.
(Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)
Mahmut Esat Bey’in Nutkuna Cevap
Pek muhterem Mahmut Esat Beyefendi,
Milliyet fikrinin ilk rehberlerine, yakınlık ve muhabbetle dolu olan bu sözlerinizle çok haklı bir iltifat-
ta bulunmuş oldunuz. Kimi bir şair, kimi bir muharrir, kimi bir tarihçi, bir lisaniyatçı, bir gazeteci, bir
müderris olan bu aziz ve güzide arkadaşlarımın sizin lisanınızdan böyle bir iltifata mazhar olmaları,
bilseniz beni ne kadar mesut etti. Fikir ve sanat adamları yalnız bir şeyden korkarlar: Unutulmak ve
inkâr edilmek... Onlar unutulmadıklarına yeni bir delil gördükleri vakit, mesut olurlar. Hayatta bekle-
dikleri mükâfat da yalnız bundan ibarettir.
Emin olabilirsiniz ki, her biri ayrı ayrı, kalpten gelen sözleriniz, doğrudan doğruya kalplerimize gir-
miştir ve bunun hatırası bizde çok kuvvetli olarak kalacaktır.
Büyük fikrin bu aziz rehberleri, bizzat isabetle işaret buyurduğunuz üzere çok mihnetli yollardan geç-
tiler. Eğer kısacık bir zaman içinde yendikleri zorlukları ayrı ayrı zikretmeye imkân olsaydı, bunu ifa
etmekle bahtiyar olurdum. "Acizler için imkânsız, korkaklar için müthiş görünen şey, kahramanlar
için idealdir." Bu akşam yücelttiğiniz bu şair, bu müderrisler, bu muharrirler, memleketin bu maruf
âlimleri fikir mücadelelerinde sayısız yara almış, fakat bir defa başını geri çevirmemiş ve arkalarından
yürüyenleri, kendilerine inananları zafere ulaştırmış kahramanlardır.
Vaktiyle dağ başında çobanlar bir ateş yaktılar. Birçok yolcular, onlarla beraber ben, bu ateşe gözleri-
mizi dikerek yol aldık. O ateş ıssız, soğuk gecelerde yandı. Engin ve yeni ufuklar seyreden bir dağın
başında, çobanların vaktiyle yaktığı ateş sizin bu akşam yüceliğini belirttiğiniz Ocaktır. O ateşi yakan
vaktiyle genç ve şimdi ihtiyar olan çobanlar bu akşam etrafınızdadır.
"Türk milliyetçiliği fütuhatçı değildir." dediniz. Memleketleri kastederek söylersek, şüphesiz Türk mil-
liyetçiliği fütuhatçı değildir. Gönülleri kastederek söylersek, Türk milliyetçiliği fütuhatçıdır.
Bizim için bir kalp; bir diyar, bir iklimdir. Uzaktan bize gelen gölgeyi vaktiyle bize gösterir, derlerdi
ki: "Bu geçen bir düşmandır, sana yaramaz!" Bize düşman diye gösterilen bu gölge yürümekte, yaklaş-
makta devam etti. Bize dediler ki: "Bu gelen yabancıdır, sana yaramaz." Gölge, yaklaşmakta devam etti.
Karşı karşıya geldik, hayretle gördük ki, o gelen bir düşman değil, bir yabancı değil, asırlar arasında
yolunu şaşırmış nihayet cetlerin, kardeşlerin ocağına dönen bir kardeştir.
Okuduğum şiiri kimler dinleyecek, tahdit edebilir miyim? Yazdığım kitabı kimler okuyacak, düşüne-
bilir miyim? Çok haklı olarak dediğiniz gibi milliyetçilik bir fikir hareketidir. Fikre hudut çizilir mi?
(…)
Hamdullah Suphi Tanrıöver, Dağyolu ve Günebakan’dan Seçmeler
Kelime Dağarcığı:
fütuhat: Zaferler, fetihler. lisaniyatçı: Dilci. maruf: Herkesçe bilinen, belli. mazhar olmak: İyi bir şeye ermek, ulaşmak.
mihnet: Sıkıntı. muharrir: Yazar. müderris: Ders veren profesör. tahdit: Sınırlama, çevreleme, çevresini daraltma.
371