Page 416 - Türk Dili ve Edebiyatı - 9 | Beceri Temelli
P. 416

Ortaöğretim Genel Müdürlüğü                          TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 9        212

             8.ÜNİTE > Mektup/E-posta               Kazanım A.4.10. Metinde yazarın bakış açısını belirler.
             Alan Becerileri: Okuma Becerisi  Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
             Etkinlik İsmi                       ANLATICININ TAVRI                               20 dk.
             Amacı      Örnek metinler üzerinden yazarın hayata ve okuyucuya karşı yaklaşımını kavrayabilmek.  Bireysel


              Yönerge Aşağıdaki metni okuyarak soruları cevaplayınız (Alıntılanan metnin aslına sadık kalınmıştır.).


              Ne dersiniz? Baharın uğurlu günleri, birbirini kovalayan yağmurlarla doğa, canlılığını ve güzelliğini
              kaybederek, sümbülleri perişan, yanakları solgun ve ağlamış bir genç kız güzelliğini andırmadı mı?
              Her sabah, gül dalında çiğ tanesi araştırarak mazmun yenileme hasreti çeken şairlerimiz, galiba her
              seher sicim gibi düşen yağmura tutularak bu ilham giderici kırbacın tesiriyle bütün bütün dilsiz
              oldular. “Bu sene zavallı bülbülü dinleyemedim, taze bir gül koklayamadım” diye üzüntü gösteren
              şairin birine sonbahar mevsimini tavsiye ettim. Bahar, fâni ömrünün kalanını Adalar’da geçirmek
              üzere o gönül açıcı yerlere çekilmiş gibi, oralarda taze ve canlı duruyor. Çimenler yeniden bitiyor
              zannedilecek derecede yeşermiş, çamlar yeni yapraklanmış gibi görünüyor. Bu mevsimin gereği mi-
              dir nedir, ne kadar bulutlu, yağmurlu olursa olsun yine de seviliyor. Denizdeki dalgalar, en şiddetli
              sağanaklara hedef olduğu hâlde, büyüyemiyor. O sert rüzgârlar üşütemiyor. Güneş gittikçe ısıtıyor.
              Akşamları gün batışı, sabahları gün doğuşu manzaralarında yine tertemiz bir boşluk var. Eğer baha-
              rın bir kısmını yaza devreden yağmurlar dinip de bir ikinci bahara erişecek olursak, size bir ikinci
              bahar makalesi yazar, zavallı şairleri teselli edecek bazı dostça hatırlatmalarda bulunurum. Boğazi-
              çi’nde oturanlar Şirket-i Hayriye’nin seferleri arttıracağı yerde, fazla gelir sağlamak için bilet fiyatla-
              rını arttırmaya kalkışacağı haberinden pek endişe etmekteler. Bu sene pek çok ev kiraya verilemediği
              gibi, eğer bu türlü bir girişim de olursa, gelecek sene için daha kötü bir düşüş olacağı meydanda.
              Bakırköy Belediye Bahçesi, gösterilen fevkalâde yardımlardan olacak, epeyce donanmış. Meselâ kır-
              mızı kına çiçekleriyle, şebboylarla türlü türlü otlarla süslemeler yapılmış. İnsanın gözüne en ziyade
              çarpan bir şey varsa o da, akasya ve ona benzer ağaçların sarışın yaprak açmalarıdır. Bir söylentiye
              göre, arazi tamamıyla kireçli olduğu için, ağaçlar serpilme gücünden mahrum kalıyormuş. Bir söy-
              lentiye göre de, dikilen ağaçlar başka cinsten imiş. İnsan, bahçeye girdi mi, yerden akseden kırmızı
              renk ile yukarıdan vuran sarı rengin karışımı içinde kalarak, kavuniçine benzer bir gelgeç manzaraya
              dönüyor. Gökkuşağını incelemeye meraklı bulunanlar, burayı ziyaret ederlerse faydalanmış olurlar.
              Yenibahçe’yi unutmayalım. Bu sene, o taraflar da oldukça şen. O civarın bütün ahalisi oralara yayı-
              larak akşamları gezinti yapmakta. “Dalları bastı kiraz”ı şimdilik “çiğ bal” bastırdı. Evlerde başı dinç
              oturmak, çocuk uyutmak, hasta oyalamak, biraz sohbet etmek, yürek çarpıntısına uğramadan bir
              saat geçirmek mümkün değil. Tablayı başına alan, sokak başından kendini verdi mi, çın çın öttürü-
              yor. Bir ses ki, kaza eseri olarak Opera Fransez’de (Fransez) ötse, binanın akustik ilmine uygunluğu
              dolayısıyla, oradakilerin kulak zarları patlar ve bütün Avrupa’yı, sağır yetiştirmek için bir alet icat
              edildiğine inandırır. Herifler direniyor, inat ediyorlar; rica bile edilse, kulaklarına girmiyor. Biz göç-
              men arabalarına “görünür kaza” derken bir de başımıza “görünmez kaza” çıktı. Bakalım, vişne biraz
              ucuzlasın, ondan neler çekeceğiz?


                                                                                            (Alınmıştır.)
                                                                Ahmet Rasim (2006). Şehir Mektupları. İstanbul: Sal.



             1. Doğayı dile getiriş bakımından metnin anlatıcısının bakış açısını mı yoksa şairlerin bakış açısını mı
                tercih edersiniz? Niçin?










                                                                                                   415
   411   412   413   414   415   416   417   418   419   420   421