Page 418 - Türk Dili ve Edebiyatı - 9 | Beceri Temelli
P. 418
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 9 213
8.ÜNİTE > Mektup/E-posta Kazanım A.4.10. Metinde yazarın bakış açısını belirler.
Alan Becerileri: Okuma Becerisi Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
Etkinlik İsmi YAZARIN GÖZÜNDEN 20 dk.
Amacı Metni, yazarın gördüğü açıdan değerlendirebilmek. Bireysel
Yönerge Aşağıdaki metni okuyarak soruları cevaplayınız (Alıntılanan metnin aslına sadık kalınmıştır.).
MADAM AUPICK’ E (OPİK)
Salı, 16 Temmuz 1839
Sevgili anneciğim, iyi anneciğim benim. Sana ne söyleyeceğimi bilemiyorum, o kadar da çok şey
var ki anlatılacak... İlkin seni görmeye can atıyorum. Yabancılarla oturmak ne kadar da başkaymış...
Özlediğim sadece senin okşayışların değil; kahkahalarımız da değil, nasıl anlatayım, annemiz ka-
dınların en iyisiydi; meziyetleri de ötekilerinden uygundu bizlere. Beraber nasıl anlaşır, ne rahat
yaşardık… Vallahi M. Lasségue’in (Lassege) durmadan beni kızdırması, M. Lasségue’in de işe karış-
ması kibirime dokunuyor. Bu bakımdan onlara candan teşekkür ediyorum; memnunum, bana iyilik
ediyorlar, beni düzene koyuyorlar; hiç de yormuyor bu beni... Eksik olan, sevgilimin, gönlüme uygun
bir ruhun, annemin yanımda bulunmayışı yahut da dostumun burada olmayışı... Doğrusu M. Las-
ségue olsun, annesi olsun güzel meziyetlerle dolu insanlar. Ama onlarda us, sevgi, sağduyu, hoşuma
gitmeyen şekilde gelişmiş; basmakalıp bir hal almış sanki... Bu meziyetlerin başıboş, canlı bir şekilde
gelişmesini severim ben... Tıpkı sende, dostumda olduğu gibi... Oysa bu evde durup dinlenmeyen bir
neşe var; o da sıkıyor beni... Gerçekten, onlar bizden mutlu yaşıyorlar. Sen babam için gözyaşı döker,
kendi kendine kızar, öfkelenirdin ama böylesini daha çok severdim ben. Ne bileyim, bazen içimde
kabaran bir şey oluyor, her şeyi kucaklamak istiyorum. Bazen de okumayı başaramamak korkusu,
hayat korkusu, ya da pencereden güzel bir güneşin batışı... Bütün bunları kime söyleyeyim? Yanımda
ne sen varsın ne de dert ortağım, dostum. Ne oldu bilemiyorum; kolejdekinden beterim şimdi. Hoş
orada da sınıfla pek ilgim yoktu ama yine de bir şeyler yapardım. Kovulmak olayı kamçıladı beni;
sende otururken bir şeylerle az da olsa ilgilenirdim ama şimdi hiç mi hiç... Buna hoş bir gevşeklik
diyemezsiniz; şairce hiç değil... Can sıkıcı, budalaca, bönce bir gevşeklik ancak... Dostuma, ona bir
türlü bunu açıklayamadım, bütün çirkinliğiyle kendimi ortaya koyamadım; beni güzel yanımla ta-
nımıştı, çok değişmiş bulacaktı sonra... Kolejde vakit vakit çalışırdım; okurdum; ağlardım, bazen
de öfkelenirdim... Ama hiç değilse yaşıyordum ya... Şimdi ise en aşağılık bir şekilde, hem de hoş
olmayan kusurlarla dolu yaşıyorum. Hiç olmazsa bu acıklı hal beni değiştirmeye yarasa? Ne gezer?
Eskiden düşüncelerim beni kâh iyiye, kâh kötüye sürüklerdi; şimdi ise hiçbir şey kalmadı... Gevşek-
lik, somurtkanlık, bol bol can sıkıntısından başka...
M. Lasségue’i kırdım; kendi kendimin de gözünden düştüm. Tek başıma yaşasaydım, belki boş şey-
lerle uğraşacaktım ama hiç olmazsa bir şeyler yapmış sayılacaktım. Seninle ya da candan bir dostla
dürüst olabilirdim. Yabancılar içindeyse bambaşkayım; altüst oluyorum, tersim dönüyor. Kusurla-
rımı örtmek için galiba şimdi büyük kelimelere başvuruyor, kurnazlıklar gösteriyorum, değil mi?
Bunlar yetmiyormuş gibi şimdi başıma bir de bakalorya işi çıktı, bir çırpıda bitirmek istiyorum. Ko-
nuları on beş gün içinde gözden geçirmek gerekiyor; en kısa zamanda sınavı vermek hevesindeyim.
Ağustos başlarında hazır olmak için elimden geleni yapacağım; işe giriştim bile; günde yirmi dört
soruya bakmak gerek. Yarışa aday olarak katılıyorum, yani bir gelmeyen olursa yerine gireceğim. Ne
olur ne olmaz diye bir doğum kâğıdı istediler. Yabancılardan iyilik görmedim değil ama ben yine
annemi kimselere değişmem. Kurulaşmak, şiirden yoksun kalmak belki de fena gelmedi; eksik olan
da buydu bende; yani bir istihale dönemi... Bir süre mektupların beni üzüyor, kendimi daha fena
417