Page 16 - Türk Dili ve Edebiyatı 10 | Çalışma Defteri 5
P. 16

Beceri Temelli-I





          Aşağıdaki metni okuyarak soruları cevaplayınız. ( Alıntılanan metnin aslına sadık kalınmıştır. )


                                                       Devlet Ana
               (…)


               — Konya’dan umut olmadığını bildiğimden, her yanını ölçtüm biçtim. İlhanın ölümü yaman fırsat...
               Duyulmaması daha yaman fırsat... İlhan korkusuyla depreşmediğimizi Filatyos bilir. Ölüm haberini
               duymadıkça kendini güvende sayar. Korkmaz savaşçıdır, gayet öfkelidir. Huyu suyu bilinir düşmanı al-
               datmak güç değil… Tasarladığım savaş düzeni aksamadan uygulanırsa, gaflette basıp şaşırtıp hisarını
               ka rayıp kapacağıma güvenliyim. Bunca bekledik, çok şükür bahtımızı deneyecek kerteyi tuttuk. Ge-
               çirdiğimiz korkunçlu günlerin daha kötüsü olmaz. Fırsatı koca tanrı verdi, kaçırmak günahtır. Filatyos,
               frenk töresine özenmiş, köylüsüne zulmetmiştir. Karacahisar pazarı bozulalı, halk ekmeğe bunalmıştır.
               Irzı, canı, malı ayak altındadır. Tekfurunu savunmaz. Çoktan haber salmıştım Eskişehir’deki nakibinize.
               “Ölüm haberi gelirse, yayılmadan bana ulaştırmanın kolayını bulun.” demiştim.
               — Bir de Akça Koca’ya danışsak, Söğüt ulularına...
               — Korkuludur şeyhim, düşman şuncacık sezinlese perişanlık olur.
               Osman Bey, fatihanın bitmesini, gözleri yerde, sabırsız bekledi. «Amin» der demez fırladı kalktı. Yıllardır
               güçsüzlük, yoksulluk içinde beklediği fırsatın gelmesi yüzünü değiştirmiş, bakışlarına ürkütücü bir kes-
               kinlik vermişti. Kayınbabasının elini öptü:
               — Destur verirseniz toplayalım savaşçıları…
               Yola çıkalım hemen.!
               (…)
                                                                                    Kemal Tahir, Devlet Ana








                                                        Osmancık
               (…)
               Yarım saat kadar sonra dönen Osman beğ ile atlıları ise görülmemiş bir sevgi heyecanı ile karşılandı:
               Osman beğ gibi bütün erleri de yalın kılıçtı. Ve, Osman beğ gibi hepsi de sâkin, ama vakurdu. Uyandırdık-
               ları saygı, el çırpmalarının, sevgi ve teşekkür çığlıklarının gürültüsünü dindirdi. Osman beğ de, o zaman;
               — “Size, Kayı beği, Ertuğrul beğ gazi oğlu Osman, ben derim” diye başladı. Sesini İnegöl’e ve daha ötele-
               re ulaştırmak ister ve ulaştırabilirmiş gibiydi. Ama bu ses, gene de, toktu, beş adım ötesindekine söyler
               gibiydi:
               — “Alacağınızı alın, satacağınızı satın, kârınıza bakın. İçiniz rahat olsun. İçiniz hep rahat olsun: Size sal-
               dıran, gayrı kendini Kayı’ya ve Kayı kardaşlarına saldırmış sayacaktır; karşısında Kayı’yı ve Kayı kardaş-
               larını bulacaktır. İşte Dodurga yiğitleri.. işte Bayat yiğitleri.. işte Alka Evli yiğitleri. Hep böyle olacaktır.”
               Ve Al-ışığı tırısa kaldırdı. Pazar halkı, tırısta uzaklaşan Osman beğ atlılarını, gözden kaybedinceye kadar
               seyrettiler.
               (…)
                                                                                      Tarık Buğra, Osmancık










                                            ORTAÖĞRETİM     16 TDE-11
                                        GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20   21