Page 22 - Türk Dili ve Edebiyatı 12 | Çalışma Defteri 5
P. 22
Beceri Temelli-II
Aşağıdaki metni okuyarak soruları cevaplayınız. ( Alıntılanan metnin aslına sadık kalınmıştır. )
Bir Tereddüdün Romanı
(…)
Muallâ kitabı kapadı. Hayır! Okuyamıyacak. Bir roman kahramanı, her şeyden evvel, kendisiyle beraber
yaşanacak sevimli bir arkadaş olmalıdır. Muallâ’nın böyle ne kadar dostları var. Onun için, ekseriya, roman-
dan ziyade meşhur adamların hayatlarını anlatan hakiki eserler okumuştu. Bu kitabın da ismi öyle bir şey
vaadediyor: “Bir Adamın Hayatı.” Ne hayat! Muharrir mi? Kim bu adam? Muharrir olacak. Türk. Niçin böyle
bir otelin yatağında kıvranıp duruyor? Aman o çay. Muallâ bundan evvel Vagner’in hayatına dair bir kitap
okumuştu. Şimdi, içinde, ondan kalan tadı arıyor.
(…)
Gözlerimi önüme indirince tahmin ettiğim şey olmuştu: Hıçkırıyordu. “Mendilini aradı ve bulamadı. Ona
kendi mendilimi verdim ve gözlerini sildi. Masamıza yaklaşan garson kız, bana, “zavallıyı niçin ağlatıyor-
sun?” diyen ve tekdirler fışkıran bir gözle bakıyordu. O uzaklaştıktan sonra ben kıza doğru eğildim ve
rica ile emri birleştiren -bence telkin için en müsait formül budur- bir sesle: “Haydi dedim, açılırsınız. “Ve
tereddütlerini dağıtmak için telkinimi tamamlayan sabit bakışlarla, birkaç kere tekrar ettim: “– Haydi,
açılırsınız, anlatınız, haydi, anlatınız.
(…)
Kendisine bir dalgınlık ve unutkanlık gelmiş. (Belli, çünkü mendil almağı bile unutmuştu.) Velhasıl, bana
soruyor bu zavallı Hanım kız, ne yapmalı ki onu düşünmekten kurtulsun, artık onu hiç hatırına getirmesin,
onu sevmesin? “Evvelâ kendisine anlatmağa çalıştım ki bu türlü hastalıkların muayyen bir tedavisi yoktur;
eğer sulfato gibi hummayı çabuk geçiren bir ilâcı olsaydı, kendisi bana kadar gelmezdi, çünkü bu maruf
ilâcı ona başkaları tavsiye ederlerdi. Bundan anlamalıdır ki, oldukça ağır bir vaziyet vardır ve izalesi epey
uzun bir zamana bağlıdır. Büyük bir gayret lâzım olduğunu anlattım.
(…)
Hayatımda ben bunu çok hissettim. Hemen bütün kitaplarım bu cümleyi izah etmek içindir. “Tereddüt!”
diye bağırıyorsun. Dinle ve sükûnetle düşün. Kim tereddüt ediyor? Şüphe yok ki, içinde en kuvvetli unsur
olarak tereddüt bulunan bir hikâye var. Büyük bir epope. Fakat tereddüt eden kim? Muallâ Hanım mı? Bu,
hadiseyi basite irca etmek olur. Hakikatte sen de tereddüt ediyorsun; Roma ile İstanbul arasında, hile ile
samimiyet arasında, ölümle hayat arasında tereddüt ediyorsun. Sonra ben ve benim olduğum zümre de
tereddüt içindeyiz.
(…)
Peyami Safa
ORTAÖĞRETİM 22 TDE-12
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ