Page 16 - Türk Dili ve Edebiyatı 10 | Çalışma Defteri 6
P. 16

Açık Uçlu Sorular-I



        Aşağıdaki metni okuyunuz ve soruları bu metne göre cevaplayınız.



                                                          EYLÜL
          Süreyya ve Suat beş yıllık evlidir. Süreyya, babasının köşkünde kalmaktan sıkılmaktadır çünkü köşkte kız kardeşi Ha-
          cer ve kocası Fatih de kalmaktadır. Bunların her fırsatta Suat’a sataşmaları Süreyya’yı üzmektedir.
          Suat, kocasını daha mutlu görmek için Boğaziçi’nde bir yalı kiralar. Süreyya, sandal gezintileri ve balık avı ile o kadar
          meşguldür ki Suat’ı ihmal ettiğini düşünmez. Evde yalnız kalan Suat ve Necip, günlerini piyanonun başında geçirirler.
          Necip’in Suat’a karşı duyguları yavaş yavaş aşka dönüşür. Necip mutludur ancak yapacağı yanlış bir davranışla ya da
          sözle Suat’ın nefretini kazanmaktan korktuğu için yalıdan ayrılır.
          Necip yalıdan ayrıldıktan sonra tifoya yakalanır, iyileştikten sonra tekrar yalıya getirilir.
          (Aşağıdaki bölümde Suat’ın ruhsal durumu ile sonbaharın hüzünlü ayı olan eylül arasındaki benzerlikler çözümleni-
          yor.)
              Çayırı bütün bütün tenha buldular; ağaçların gölgeleri, yarı bulutlu sema altındaki çayır soluk, melül idi. Yalnız son
          yağmurların ve dünkü güneşin verdiği bir tazelik ile mahzun bir yeşillik vardı; onlar çayırın bu rengindeki güzellikten
          bahsederken Suat çınarlardan sarı, kuru düşen yaprakların kapladığı yollarda yağmurlarla ıslanarak hasıl ettikleri
          çamura, bu çürümüş yapraklara bakarak “işte!” diyordu…
              Necip etrafına bakılarak: “Havanın rengi gitgide soluyor.” dedi.
              Ve bastonuyla karşıdan ağır ağır yükselen bulut yığınları gösterdi, Süreyya:
              —  Ey, ne olacak? dedi: geçen ki havaları düşünsene…
              Ne idi o yağmur, o rüzgâr?..
              —  Amma dün ve evvelki gün ne kadar parlaktı, bir yaz günü gibi…
              —Buna sonbahar demişler!.. Bu kadar güzellik ve sıcaklık verdikten sonra eylülden daha ne beklenir?
             Malûm ya, eylül hüzün ve matem ayıdır.
             Bu söz üzerine Suat’a hayatının bu çağı; ömrünün, kadınlığının eylülü gibi geldi. Eylül!..
          Öyle bir ay ki geçen her güzel günü için ona minnettar olmak lazımdır. Eylül, esef ve hasret ayıdır; içine birkaç günlük
          kış hücumundan acı düştüğü için insan o güzel havaların, devamlı yazın artık geçtiğini anlayıp esef eder ve hasret
          çeker…
                Kendi hayatı da böyle değil miydi? Son günlerin güzelliğinden sonra şimdi yine imkânsızlığa, hüzün ve kasvete
          düşmemiş miydi? Tıpkı şimdi düştüğü gibi yaz da farkına bile varmadan nasıl elindeki saadeti kaçırıp ilk kış hücumuy-
          la teessüf ediyorsa o da demin anlayıp eski günlerin hasretini çekmemiş miydi? Hayata yeni baştan başlamak arzusu,
          bugün tekrar yaz olsun emeli gibi bir şey değil miydi? Bir senedir onu harap eden endişelerin, acıların ne olduğunu
          artık iyice anlıyor: “İşte benim eylülüm!” diyordu.
               Eylül!.. Henüz renk ve güzel kokular bitmiş fakat baharın bol renkleri hissedilmez şekilde kaybolmuştu. Bu kaybo-
          luşta geri gelmek ister bir eda vardı amma bu hoş, acı, hırçın bir eda idi ve buna rağmen baharın rengi soluverdi. Artık
          uyanmış, tabiatın ruhunu görüyordu; yaprakların nasıl sararmış, birçoğunun düşüp çamurlarda çürümüş olduğunu
          görüyor ve şimdi, hava ne kadar güzel olsa ne kadar çekici, bu renk ve güzel kokuların ne kadar vefasız ne kadar ele
          avuca sığmaz, elde iken kıymeti bilinmemiş, öylece harcanmış bir hazine olduğunu acı acı görüyordu.
          Suat’la Necip arasında duygusal boyutlar içinde kalan bu aşk, derin acılara neden olur.
          Mutsuz ve bunalımlı günler sürüp giderken bir gece konakta yangın çıkar. Herkes canını kurtarmak için dışarı fırlar.
          Suat ortada yoktur. O anda konağa gelen Necip, Suat’ı kurtarmak için alevlerin içine dalar ve Suat’la birlikte can verir.

                                                                                                                                                                                 Mehmet Rauf, Eylül









                                               ORTAÖĞRETİM  16 TDE-10
                                           GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20   21