Page 20 - Türk Dili ve Edebiyatı 9 | Çalışma Defteri-7
P. 20
Beceri Temelli-I
Aşağıdaki metni okuyarak soruları cevaplayınız. ( Alıntılanan metnin aslına sadık kalınmıştır. )
BENİ BEN ANLATAYIM
Beylerbeyi’nde doğmuşum, bostanlara karşı bir evde… Yıl, 1895… Babam, mühendis Süleyman Sami
bey. Yalnız çizgi adamı, rakam adamı değildi, kafa ve kalp adamı idi de… Ne güzel bir kalemi vardı.
Bir kere eli kalkmadı bana… Bir kere öfke ile bakmadı gözlerime… Bir kere kaşları çatılmadı dargın
dargın…
İyi yetişmemi isterdi. İlkokulu bitirir bitirmez, Kuzguncukta Alyans İsrailit mektebine yazdırdı beni:
Fransızca öğreneyim diye…
(…)
Beğendiğim işler vardır gençliğimde. Bugünün çocukları belki okurlar, belki örnek alırlar diye yazacağım:
Yaşım yirmi idi, yaşların en güzeli… Mevsim bahardı, mevsimlerin en tatlısı…
Bir sabah, elimde defter, kalem, eriklerin beyaz beyaz, şeftalilerin pembe pembe çiçekler açtığı bostana
karşı odamda masaya kapandım…
Bir ay, iki ay, üç ay, beş ay… Ağaçlarda yaprakların kızıllaştığı bir Eylül akşamı çıktım bu odadan…
Elimde üç defterle.
Bu üç defter, üç perdelik bir manzum piyesti. Üçüncü Ahmet devrinde geçen bir trajedi: Binnaz…
Şöhretin büyük kapısından onunla girdim. Şehir Tiyatrosunun ışıklı kapısından onunla girdim. Edebiyat
tarihinin dar kapısından onunla girdim.
Ben ona, yirmi yaşımın dört, beş ayını vermiştim. O bana, sanat dünyasında kimliğimi verdi!
Akbaba’yı çıkardık Orhan Seyfi ile… Bunu, biraz anlatmıştım sizlere…
(…)
Ben kırk üç yıl sonra, hâlâ son sayıya, tıpkı ilk sayıya bakan âşık gözlerimle bakıyorum!
Gece, başucumda mutlaka not defterimle kalem vardır. Sabahın dokuzunda evden çıkarım. Cumartesileri
bile…
Aşk acaba bulaşıcı mıdır dersiniz?... Akbaba’da herkes işini sever.
Kusurlarım mı?... Eskiden çabuk kızardım, çok kızardım. Şimdi sağlığım böyle gençlik gösterilerine
izin vermiyor!
Ama hâlâ, her yazının üstünde kalem oynatmaktan vazgeçemedim… Hâlâ, her karikatür benim elimden gi-
der klişeciye… Hâlâ sayfalar şekillenirken masa başında ayaktayım… Hâlâ makineden çıkan ilk prova benim
gözümden geçer… Ve hâlâ faturaların rakamlarını dikkatle didiklerim! Benimle dargın olanlar var. Ben mi?...
Kimseyle dargın değilim… Üşeniyorum darılmaya! Haaa, yirmi yaşın o beni odalara kapayan şiir sevdası mı
ne oldu?... Haydi kusurumu affedin de bizim nesle yakışmayan bir yeni kuşak ağzı ile cevap vereyim: Boşver!
Yusuf Ziya Ortaç, Bizim Yokuş, Akbaba Yayınları, İstanbul, 1966.
ORTAÖĞRETİM 20 TDE-9
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ