Page 20 - Türk Dili ve Edebiyatı 12 | Çalışma Defteri-8
P. 20

Beceri Temelli-I



             Aşağıdaki metni okuyarak soruları cevaplayınız. ( Alıntılanan metnin aslına sadık kalınmıştır. )




                                                      ÇAĞINDAN TİKSİNMEK


              Fransız yazar Antoine de Saint-Exupery, ölümünden bir süre önce “çağımdan tiksiniyorum” demiş. Albert Ca-
              mus ise şöyle diyor: “Bu somurtkan, bu bir deri bir kemik dünyadan kaçmak da insanı sarabilir zaman zaman.
              Ama bu çağ bizim çağımızdır, kendi kendimizden tiksinerek de yaşayamayız. Bu derece aşağıya düşmesi, de-
              ğerlerini aşırılığa götürmesinden olduğu kadar, kusurlarının yüceliğindendir de.
              ”Çağından tiksinmek! Bu bana çok katı bir yargı gibi geliyor. Toplu kıyımlar, toplama kampları ve Vietnam
              Savaşı'na bakarakçağından tiksinebilir insan; ama çağımızın onurlandırıcı, yüceltici yanları yok mu! Nazizor-
              balığı iğrendirici ise, Fransız direnişçilerinin başkaldırmaları çağımıza onur katmamış mıdır! Vietnam Savaşı’n-
              dan tiksiniyoruz, evet ama bir Russell Mahkemesi'nin kuruluşu bile çağımızı aklamaya yetmez mi! Çağımız
              bir korku ve tiksinme çağıysa, bir umut ve yücelme çağıdır da; yeter ki, haksızlığa karşı koyma direncimiz
              kırılmasın! Samsatlı Lukianos'un şu bilgelik dolu sözünü anımsayalım: “Karşı koyanı olmadıkça, Tanrı'nın bir
              yanı eksik geliyor bana.
              ”Çağımızdan tiksinmek, sadece ahlak düzeyinde kendini belli etmiyor. Geçmişin değerlerine dönük birisi için
              çağımızın kültürü de bulantı vericidir. Antik Yunan sanatında akılla duygunun uyumlu bütünlüğüne hayran-
              lık duyan biri, Giacometti'in heykellerine bakarak, çağımızı tiksindirici bulabilir. Verlaine üne kavuştuğunda
              Tolstoy şöyle yazmıştı: “Ay, nasıl bakır bir gökte yaşar ve ölür! Kar nasıl kum gibi parlar? Fransızlar bu kötü ve
              bayağı şairi nasıl bu kadar önemseyebilirler?” Büyük bir teknoloji devriminin yaşandığı çağımızda, doğanın
              yavaş yavaş yok oluşunu gören bir başkası da yirminci yüzyıla lanetlerin en büyüğünü yağdırabilir. Geçmiş
              kültür değerlerinin özlemini dile getiren bu duygusallık, değişik gerekçelere dayanabiliyor: Çağımız her şeyin
              tekdüzeleştiği bir çağdır. Evdeki kabkacaktan duvardaki tabloya kadar bir kitle-üretimi (mass production) al-
              mış yürümüştür. Çevremizi saran nesnelerde çeşitlilik ortadan kalkıyor. Çağımızın beğenisini kısırlaştırıyor bu
              elbette. Behçet Necatigil bir şiirinde, çağımızı “çok çiğ çağ” olarak nitelerken, yanılmıyorsam, bu tekdüzeliği,
              bu beğeni kısırlığını ve çağdaş değerlerdeki bu kakofoniyi vurgulamak istemişti.
              Ama burada bir ayraç açarak şunu da belirteyim: Necatigil'in çağımızdan tiksinmesi, T. S. Eliot'unki gibi, gele-
              neksel değerlerin yıkılışı karşısında bir küskün içe kapanışı imlemez. Geçmişin değerlerini çağımızda egemen
              kılmak istiyordu Eliot; bu yüzden de, açıktan açığa, bir “geriye dönüş”ün savunucusu olmuştur. Necatigil'de
              ise söz konusu olan, geriye dönüş değil, çağdaş kültürün “çiğ” ve yozlaşmaya yüz tutmuş yanlarına baş kal-
              dırımdır; o yüzden de onurlu bir davranıştır onunkisi; geriye dönüşün övgüsü değil, çağın çirkinliklerinin bir
              eleştirisidir.
              Geçen yıl yurdumuza gelen bir Amerikalı şaire, Allan Kaplan’a çağdaş Amerikan kültürünün en belirgin nite-
              liğini sormuştum; Kaplan'ın yanıtı şu oldu: “Amerikan kültürü ticarileşiyor” Bir sanayi-sonrası “tüketim top-
              lumu” olan Amerika'da edebiyatın, sanatın ve bütünüyle kültürün, bu doğru huyu izlemesi doğaldır. Kitle
              üretimini (mass production), kitle kültürü (mass culture) izliyor. Ama, karşı koyanı oldukça, bundan duyulan
              tiksintinin, yerini umuda bırakabileceğini söyledim Allan Kaplan'a. Hak verdi.
              Çağımızdan tiksinmemeliyiz. Çağımız, iğrenilecek yanlarına başkaldıranları olmasaydı işte ancak o zaman,
              gerçekten tiksinilecek bir çağ olurdu.
                                                                                                                                                                                           (1973)
                                                                                                                                                                      Hilmi Yavuz, Denemeler














                                               ORTAÖĞRETİM  20 TDE-12
                                           GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
   15   16   17   18   19   20   21   22   23   24   25