Page 120 - Defterim - Felsefe 10
P. 120
17. Etkinlik: Aşağıda verilen metinden yararlanarak soruları cevaplayınız.
Gündelik hayatta karşımızdakini bir iddiasını, sözünü doğru bulmadığımızı belirtmek istediğimizde ‘Senin
bu sözün yanlış’ dediğimiz gibi ‘Senin bu sözün gerçek değil’ dediğimiz olur veya daha sık rastlanan bir
örnek olarak Amerikan filmlerindeki mahkeme sahnelerinde tanığa ettirilen yeminleri verebiliriz: Bu yemin,
bilindiği gibi, Türkçe’ye bazen “Doğruyu, yalnızca doğruyu söyleyeceğime” bazen ise “Gerçeği ve yalnızca
gerçeği söyleyeceğime” şeklinde çevrilmektedir. Bu örneklerde aslında doğrusu birinci, yani tanığın yalnızca
“doğru’yu söyleyeceğine yemin etmesi veya ona bu şekilde yeminin ettirilmesidir.” Çünkü ‘gerçek’ asla
söylenemez: Gerçek, söylenen şeyin, iddianın konusu olan şeydir ve dış dünyada, nesnel dünyada bulunur,
örneğin ‘Güneş’, ‘havanın sıcaklığı’, ‘yağmur yağması’ bir doğru değildir, bir gerçektir. Ama Güneş’in var
olduğuna, havanın sıcak olduğuna, dışarıda yağmur yağdığına ilişkin sözümüz, beyanımız ‘doğru’dur (veya
eğer dış dünyada bir Güneş yoksa, hava sıcak değilse, yağmur yağmıyorsa ‘yanlış’tır). O halde doğruluk
zihinle, zihinde bulunan veya zihnin ürettiği bir şeyle, teknik deyişle ‘önerme’ ile ilgilidir: Bir önerme
doğru veya yanlış olabilir ve ancak bir önerme böyle olabilir. Buna karşılık gerçeklik veya gerçek-olmama,
önermenin konusu olan şeyle, özneye ‘dıştan’ olan şeyle ilgilidir. Bu şey veya bir olgu ise doğru veya yanlış
olamaz. O ya vardır ve gerçektir veya var değildir, o halde gerçek değildir.
Ahmet Arslan Felsefeye Giriş
(Aslına sadık kalınarak kısaltılmıştır.)
1. Metne göre “doğruluk” ve “gerçeklik” kavramları arasındaki fark nedir?
2. Metin, doğru bilginin ölçütlerinden hangisine yakın görüşler içermektedir?
118