Page 28 - Tarih
P. 28
9. Sınıf Tarih
İslamiyet öncesi Arabistan’da evlat edinme yaygındı ve evlatlık alınan çocuk mirastan yararlanabilirdi.
Bir erkek çok sayıda kadınla evlenebilir ve eşlerini kolayca boşayabilirdi. Kadın ancak çocuğu olduktan
sonra aileye kabul edilirdi. İnsani hakların çoğundan yoksun bırakılan kadınlar, mirastan da pay alamazdı.
Kabilede sadece önde gelen kişilerin kadınları ve kızları ayrıcalıklı tutulurdu.
Araplar, haram aylar olarak kabul edilen zilkade, zilhicce, muharrem ve recep ayında savaş yapmazlardı.
Bu aylarda yapılan savaşlara Ficar Savaşları denilirdi.
İslamiyet’ten önce Arabistan’da; Nebatiler, Tedmür, Gassani, Main, Hire, Sebe gibi devletler yaşamıştı.
Hz. Muhammed’in doğduğu sıralarda ise Arap Yarımadası’nda siyasi birlik yoktu. Toplum kabilelerden
oluşurdu. Kabilecilik anlayışı içerisinde insanlar kendi kabilesini her zaman ön planda tutar, haksız olsa
bile kabilesinin yanında olurdu.
Kabilelerin başında “şeyh” veya “seyyid” denilen kabilenin büyüğü bulunurdu. Hükümlerini kabilenin örfüne
göre verirdi. Kabileler arasında özellikle kan davalarına dayanan savaşlar sık görülürdü. İntikam kutsal
bir görev kabul edilirdi. Arap toplumunda kabileler, İslami Dönem’e kadar doğal olarak birleşip merkezî
bir devlet oluşturamamıştı.
Arabistan genelinde inanış olarak Putperestlik hâkimdi. Bunun yanı sıra Hristiyanlık, Musevilik ve Haniflik
(Hz. İbrahim’in dini) dinlerine inananlar da vardı.
Arabistan Yarımadası’nda ekonomi tarım, hayvancılık ve ticaret üzerine kuruluydu. Hayvancılık özellikle
bedevilerin geçim kaynağıydı. Başta Mekke olmak üzere yarımada genelinde en belirgin geçim kaynağı
ticaretti. Araplar, kuzey-güney arasında ticaret yaparlardı. Ayrıca Mekke, İslamiyet öncesinde de dinî bir
merkez olduğu için Araplar buraya gelenlerle yoğun bir ticari münasebet kuruyordu.
Günümüzdeki fuarlara benzeyen panayırlar, Arabistan ticaretinde önemli bir yer tutardı. 5-30 gün arasın-
da süren bu panayırlar, genellikle savaşmanın yasak olduğu haram aylarda kurulurdu. Böylelikle ticaret
için gelen tüccarların güvenliği sağlanmış olurdu. Bu panayırlar, ekonomik hayatın olduğu kadar sosyal
hayatın da önemli bir parçasıydı. Özellikle kabileler arasındaki birçok problem buralarda çözülürdü. Pa-
nayırlarda edebî sohbetler yapılır, şairler en güzel şiirlerini buralarda okurdu. Bu şiirlerden beğenilenler
Kâbe’nin duvarına asılırdı.
5.2. İSLAMİYET YAYILIYOR
Hz. Muhammed’e 610 yılında Allah tarafından Cebrail aracılığı ile ilk vahiy gönderilmiştir. Böylelikle Pey-
gamberlik görevi başlamıştır. Mekke müşriklerinin çoğu, daha önceden Muhammed’ül-Emin (güvenilir)
lakabını taktıkları Hz. Muhammed’in çağrısına, olumlu karşılık vermemiştir. Bunun temel sebebi Hz. Mu-
hammed’in tebliğ ettiği bu yeni dinin, müşriklerin mevcut durumlarında köklü değişikliklere sebep olmasıdır.
İslam dini; Cahiliye Dönemi’nde gündelik yaşamın bir parçası olan putlara tapma, falcılık-büyücülük,
kan davaları, gasp, içki, zina, faiz ve kadınlara kötü muamele gibi birçok kötü alışkanlığı yasaklamıştır.
Bu durum, cahiliye toplumundaki önderlerin tepkisini çekmiştir. İslam’ın ilk dönemlerinde kayıtsız kalma,
alay etme şeklinde kendini gösteren tepkiler ilerleyen zamanlarda, Müslümanlara yönelik şiddete ve iş-
kencelere dönüşmüştür. Müslümanlar ise yapılan bütün bu zulümlere aynı şekilde karşılık vermemişler
ve Hz. Peygamber’in izniyle güvenli gördükleri yerlere hicretle yetinmişlerdir.
620 yılında Medine’den Cahiliye Devri adetlerine göre hac vazifesini yapmak ve çevrede kurulan pana-
yırlara katılmak için Mekke’ye gelen bazı kişilerle Akabe denilen mevkide görüşmüş ve onları İslam’a
davet etmiştir. Bu kişiler İslam’ı kabul etmiş ve Hz. Peygamber’i koruyacaklarına dair biat (söz) vermiştir.
Medine’ye dönen bu kişiler burada İslam’ı yaymış
27