Page 170 - İşletme (Tüm Kitap)
P. 170

TEK KOLLU ŞAMPİYON VE METOT
                 Japonya’da bir çocuk, 10 yaşındayken bir trafik kazası sonucunda sol kolunu
          kaybetmiş.
                 Oysa çocuğun büyük bir ideali varmış: Büyüyünce iyi bir judo ustası olmak
          istiyormuş. Sol kolunu kaybetmesiyle birlikte bu hayali de yıkılan çocuğunun büyük bir
          depresyona girdiğini gören babası, belki bir ümit ışığı olabilir düşüncesiyle Japonya’nın
          ünlü bir judo antrenörüne gidip çocuğunun durumunu anlatarak yapılacak bir şey olup
          olmadığını sormuş.
                 Judo antrenörü:
                 -Çocuğu getir, bir bakalım, demiş.
                 Ertesi gün baba oğul, çıkmışlar antrenörün karşısına.
                 Hoca, çocuğu şöyle bir süzmüş:
                 -Tamam, yarın çocuğun eşyalarını getir, çalışmalara başlıyoruz.
                 Ertesi gün çocuk geldiğinde antrenörü, ona bir hareket göstermiş ve bu hareke-
          te çalış, demiş.
                 Çocuk, bir hafta aynı hareketi çalışmış. Sonra antrenörünün yanına gidip:
                 -Bu hareketi öğrendim, başka hareket göstermeyecek misiniz? diye sormuş.
                 Antrenör:
                 -Çalışmaya devam et, demiş.
                 İki, üç, altı ay… Derken çocuk, okuldaki bir yılını doldurmuş. Bu bir yıl bo-
          yunca da hep o aynı hareketi tekrarlamış. Antrenörünün yanına tekrar gitmiş.
                 -Antrenörüm, bir yıldır aynı hareketi çalışıyorum, iyi de yapıyorum. Bana yeni
          bir hareket göstermeyecek misiniz?
                 -Sen aynı hareketi çalış oğlum, zamanı gelince yeni harekete geçeriz.
                 İki, üç yıl derken çocuk, antrenörünün nezaretinde beş yılını doldurmuş. Bir
          gün, antrenör, çocuğun yanına gelip:
                 -Hazır ol! Seni büyük turnuvaya yazdırdım, yarın maça çıkacaksın. Delikanlı,
          şoke olmuş. Hem sol kolu yok hem de judoda bildiği tek bir hareket var. Ünlü judo-
          cuların katıldığı turnuvada hiçbir şansının olmayacağını düşünmüş ama antrenörüne
          saygısından da ses çıkarmamış.
                 Turnuvanın birinci günü delikanlı, ilk müsabakasına çıkmış, rakibine bildiği o
          tek hareketi yapmış ve kazanmış. Derken ikinci, üçüncü maç… Çeyrek final, yarı final
          ve umulmadık bir biçimde finale katılmaya hak kazanmış.
                 Finalde delikanlının karşısına ülkenin son on yıldır yenilmeyen şampiyonu
          çıkmış. Rakip, judoda tam bir üstat.
                 Delikanlı dayanamayıp antrenörünün yanına koşmuş:
                 -Antrenörüm, demiş. Hasbelkader buraya kadar geldik ama rakibime bir bakın
          hele, yılların şampiyonu. Bende ise bir kol eksik ve bildiğim tek bir hareket var. Bu
          kadarı bana yeter. Bari çıkıp da rezil olmayayım. İzin verin turnuvadan çekileyim.
          -Olmaz, demiş antrenörü. Yenilirsen de namusunla yenil.
          Çocuk, çaresiz çıkmış müsabakaya ve maç başlamış. Delikanlı, yine o bildiği tek
          hareketi yapmış ve bir hamlede rakibini yere sererek şampiyon olmuş. Kupayı aldıktan
          sonra hocasının yanına koşmuş:
          -Antrenörüm, nasıl oldu bu iş? Benim bir kolum yok ve bildiğim yalnız bir hareket var.
          Nasıl oldu da ben kazandım?
          “Bak oğlum!” demiş antrenörü. “Beş yıldır aynı hareketi çalışıyorsun, o kadar çok ça-
          lıştın ki artık yeryüzünde o hareketi senden daha iyi yapan hiç kimse yok. İkinci olarak
          da o hareketin tek bir karşı hareketi vardır. Onun için de rakibinin senin sol kolundan
          tutması gerekir.”

                                                                                                           Tınaz TİTİZ
                                                           Girişimcilik Üzerine




                                           168
   165   166   167   168   169   170   171   172   173   174   175