Page 66 - Tarih 9 | Kavram Öğretimi Çalışması
P. 66
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü
TARİH 9
Öğretim Programları ve Ders Kitapları Daire Başkanlığı Kavram Öğretimi 34
1. ÜNİTE : TARİH VE ZAMAN> 1.3. Zamanın Taksimi
Kavram : Çağ
Genel Beceriler : Eleştirel Düşünme Becerisi
Alan Becerileri : Tarihsel Kavrama Becerisi
Çalışmanın Adı TARİH ÇAĞLARA AYRILIYOR 20 dk.
Çalışmanın Amacı Çağ kavramını ve tarihin çağlara ayrılmasının nedenlerini açıklayabilme.
Yönerge: Metinlerden hareketle aşağıdaki soruları cevaplayınız.
Metin 1
İnsanların yeryüzünde görülmesiyle birlikte başlayan; fakat yazının icadıyla kayıt altına alınan tarihî
süreç, çok uzun bir zaman dilimini ihtiva etmektedir. Nereden bakarsanız bakın on binlerce yıllık bu
süreçte yaşanan tarihî olayların bir bütün hâlinde ele alınması; âdeta bir nehrin yatağında akması
gibi, ardı ardına cereyan eden olayların araştırılması ve anlaşılması da gerçekten zordur. Tarihin ve
tarihçiliğin varoluş nedeni olan geçmişin incelenmesinde tarihî sürecin bir şekilde bölünmesi; çağlara
ve dönemlere ayrılması gerekliydi.
Bu ve benzeri nedenlerden dolayı tarihin çağlara, bölümlere ve dönemlere ayrılmasına ihtiyaç duyul-
muştur/duyulmaktadır.
Metin 2
Tarihin çağlara ayrılmasını ilk defa bir Hristiyan ilahiyatçısı Agustinus (354-430) başlatmıştır. Kendisi,
dünyanın altı günde yaratılmasını esas alarak tarihi, altı döneme ayırmıştır. Kendisi, bu şekilde din
adamı kimliğiyle hareket ederek tarihin çağlara ayrılmasının ilk temelini atmış ve yine ilk tuğlasını
koymuştur.
Daha sonraki yüzyıllarda Joachim von Fiore (1130-1202) adlı başka bir Hristiyan teoloğu altı dönemi
üçe indirmiş; Hz. İsa merkeze yerleştirilerek Hz. İsa öncesi, zamanı ve sonrası olmak üzere üçlemeli
klişeyi ortaya koymuştur.
Metin 3
Hıristiyan din adamlarından biri olan Hieronymus’un tarihi dönemlere ayırmasında esinlendiği kaynak;
Ahd-i Atik’de geçen Daniel peygamberin gelecekten haber vermesidir. Babil Hükümdarı Nebukadne-
zar rüyasında parlayan çok büyük bir heykel görür; heykelin “[…]başı saf altından, göğsüyle kolları
gümüşten, karnıyla kalçaları tunçtan, bacakları demirden, ayaklarının bir kesimi demirden[…]”
Peygamber Daniel, Nebukadnezar’ın bu rüyasını yorumlarken heykelin altından başını Babil Hüküm-
darı Nebukadnezar’ın olduğunu, diğer madenin de daha sonra gelecek olan üç büyük imparatorluğu
temsil ettiğini belirtmiştir. Hieronymus bu rüyada geçen dört imparatorluğun sırasıyla Babil, Pers, Grek
ve Roma imparatorlukları olduğunu iddia ederek, tarihî süreci bu şekilde “dört dünya imparatorlu-
ğu” çağına ayırmıştır. Bu tasnif, daha sonraları genel bir kabul görse de Roma İmparatorluğu’nun
beklenenden erken yıkılması, Ortaçağ Hıristiyan âlimleri arasında halledilmesi gereken çok ciddi bir
meselenin çıkmasına neden olmuştur. Beklenilenin aksine, dördüncü imparatorluğun yani Roma’nın
yıkılmasından sonra kıyamet kopmamış ve dünyanın sonu gelmemiş, tarihî süreç devam etmiştir.
Metin 4
Alman Chritoph Cellarius ise, (1634-1707) Hristiyan inançlarından alınan bu üçlemeyi din dışındaki
olaylarla yeniden düzenlemiş ve bugünkü Eski, Orta ve Yeni Çağ sistemini bulmuştur. Kendisi, 3’lü
sistemi devam ettirmekle birlikte, çağların başlangıç ve bitişlerini ifade eden olayları, daha ziyade
doğrudan dinle ve kiliseyle alakası olmayanlardan seçmiştir:
Eski Çağ”, Başlangıçtan-337 Konstantin’in ölümü; “Orta Çağ”, 337-1453 İstanbul’un Fethi; ‘‘Yeni
Çağ”, 1453 sonrası
Nasıl ki Batı Avrupalılar kendi değer yargılarını ve tarihî tecrübelerini merkeze yerleştirerek böylesi bir
taksim yapmışlar, aynı şekilde diğer milletler de kendi tarihî süreçleri ve birikimlerinden hareket etmek
suretiyle farklı bir surette tarihlerini çağlara ayırabilirler, ayırmaları da gerekir.
63