Page 14 - Felsefe 10
P. 14

6       FELSEFE 10
                 Kavram Öğretimi
         1. ÜNİTE     : FELSEFEYİ TANIMA > 1.1. Felsefenin Anlamı > 1.1.2. Felsefe Terimi
         Kavram       : Felsefe (Philosophia), Sevgi, Arayış, Bilgi, Hakikat, Hikmet (Bilgelik/Sophia), Filozof
         Genel Beceriler  : Eleştirel Düşünme Becerisi, Bilgi Okuryazarlığı Becerisi
         Alan Becerileri  : Felsefi Kavram ve Bilgi Edinimi Becerisi, Sorgulama Becerisi

          Çalışmanın Adı               HİKÂYEYLE FELSEFE: ÖZGE’NİN RÜYASI - I                    40 dk.
          Çalışmanın Amacı  Felsefe (philosophia) terimi kapsamında geçen sevgi, arayış, bilgi, hakikat, hikmet (bilgelik/sophia) ve filozof kavramlarının
                       felsefeyle ilişkisini yorumlayabilme.
          Gerekli Malzemeler: Kalem, kâğıt, etkileşimli tahta.


          1. Yönerge: Aşağıdaki metni “felsefe (philosophia), sevgi, arayış, bilgi, hakikat, hikmet (bilgelik/sophia),
                     filozof” kavramlarını dikkate alarak okuyunuz ve soruları cevaplayınız.


         HİKÂYEYLE FELSEFE: ÖZGE’NİN RÜYASI - I


          10. sınıfa geçen Özge o yıl hangi dersleri göreceklerini merak edip kısa bir araştırmaya koyulur ve aradı-
          ğı bilgiye tez zamanda ulaşır. Derslerin çoğuna isim olarak aşina olan Özge, “Felsefe” adında bir dersin
          olduğunu görünce nasıl bir ders olduğu konusunda meraka düşer. Bunun için ilk yaptığı şey annesine
          felsefenin ne olduğunu sormak olur.  Ancak annesi “Liseyi bitireli yıllar oldu, düşünce ile ilgili bir şeydi
          sanırım, babana sor istersen.” der ve topu babasına atar. O sırada salonda televizyon izlemekte olan
          babasının yanına giden Özge, babasına da felsefenin ne olduğunu sorunca Özge ile göz göze gelip kısa
          bir an düşünen babası, çok ciddi ve manalı bir cevap verecekmiş gibi bir ifade takınıp “Hımm, felsefe,
          felsefe kafa karıştıran bir şeydir, tıpkı mikser gibi. Şu an bile adını duyar duymaz kafam karıştı.” deyip
          Özge’yi başından savmak istercesine yeniden televizyona döner yüzünü.
          Anne ve babasından doyurucu bir yanıt alamayan meraklı Özge, eline aldığı telefonla internet üzerinden
          felsefe ile ilgili merakını gidermek ve bilgi almak için saatler boyu okumalar yapar. Lakin gecenin so-
          nunda kafası çok daha fazla karışmış bir hâlde, aradığı yanıtları tam bir kesinlikle bulamadan felsefenin
          dışında birçok kavramla da kafasını doldurup yorgun bir zihinle uykuya dalar.
          Felsefenin ne olduğunu aramaktan bitkin düşmüş, bir nehrin kıyısında çimenlerin üzerinde uzanıp din-
          lenmek için gözlerini kapatmış bir hâldeyken “Özge!” deyip omuzuna dokunan bir sesle irkilip gözlerini
          açar. Karşısında, üzerinde sayısız renkten oluşan egzotik bir kıyafet, başında birçok gözden oluşan ve
          her yöne aydınlık saçan parlak bir taç ve gözlerinde sevgi dolu bakışlarıyla ihtişamlı duran bir kadın
          görür. “Diyar diyar beni arıyormuşsun, uzak diyarlardan yola düşmüşsün beni bulmak için.” der gülüm-
          seyen yüzüyle. Hayret, şaşkınlık, şüphe ve merakla karışan zihniyle “Siz kimsiniz?” diye sorunca Özge,
          “Ben, ne olduğunu anlamak istediğin Felsefe’yim.” der. Adım “Philosophia.” Bunun üzerine coşkuyla
          yerinden doğrulan Özge, aradığını bulmuş olmanın sevinciyle “Sizi gördüğüme çok sevindim.” der. “Ne-
          dir tam olarak benden istediğin, niçin yollara düştün?” diye soran Felsefe'ye, “Sizi tanımak istiyorum,
          adınızın anlamını, doğduğunuz ve yaşadığınız yeri, var olma amacınızı ve okullarda niçin ders olarak
          okutulduğunuzu çok merak ettim; bunları anlamak istiyorum” der. Bunun üzerine Özge’ye sevgi dolu
          gözlerle bakan Felsefe, “Peki, madem beni tanımak için bunca yol gelmişsin, bana da kendimi sana
          anlatmak düşer. O hâlde dinle” dedi.
          “Adım  Philosphia.  Sizin  geldiğiniz  topraklarda  ‘Felsefe’  olarak  ifade  edilir.  Başka  diyarlarda  adıma
          ‘Hikmet’ denir.  İsim babamın Pythagoras (Pisagor) olduğu rivayet edilir. Bana Philosophia adını veren
          Pythagoras’ın, kendisi için de Philosophos sıfatını kullandığı söylenir. Philosophos; sizin topraklarda
          filozof, başka diyarlarda feylesof ya da hakim olarak ifade edilir.” dediğinde “Evet, duydum bu kav-
          ramları. Peki anlamları nedir?” diye sordu Özge. “Hepsini anlatacağım.” dedi ve anlatmaya devam etti
          Felsefe.
          “2500 yıl önce, Yunanlıların dilinde felsefe “bilgelik sevgisi” anlamına geliyordu. Anlayacağın üzere is-
          mimin anlamı bilgelik sevgisi (bilgelik dostu). Felsefe (philosophia), sevmek (philia) ve bilgelik (sophia)
          sözcüklerinin birleşiminden oluşmuştur. O dönemlerde düşünürlere bazen bilge, bazen bilgelik anlamı-
          na gelen “sophos” denirdi. Pythagoras (Pisagor), bu kelimenin başına “philia” (sevgi, arayış) kelimesini
          getirerek kendisine sophos (bilge) diyenlere karşı philosophos (bilgiyi seven, bilgeliği seven) olduğunu
          belirtmek istemiştir”.
          “Peki, bilgelik ve sevgiden kasıt nedir? Bu kelimelerden ne anlamalıyız?” diye sorunca Özge, “Bilgelik,
          yalnızca bilgi sahibi olmayı ya da bilmeyi değil; erdemli ve mutlu bir yaşam sürmeyi de içeren, bilginin

          10
   9   10   11   12   13   14   15   16   17   18   19