Page 88 - Türk Dili ve Edebiyatı 11 | Kavram Öğretimi Kitabı
P. 88
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü
43 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 11 Öğretim Programları ve Ders Kitapları Daire Başkanlığı
Kavram Öğretimi
6. ÜNİTE : ROMAN > Cumhuriyet Dönemi’nde Roman > 1950-1980 Arasında Roman
Kavram : Modernist Roman
Genel Beceriler : Bilgi Okuryazarlığı Becerisi
Alan Becerileri : Yazma Becerisi
Çalışmanın Adı MODERNİST ROMANIN ÖZELLİKLERİ 20 dk.
Çalışmanın Amacı Modernist romanın genel özelliklerini metin üzerinde tespit edebilme.
Yönerge: Aşağıdaki bilgi kutucuklarını ve metni okuyunuz. Bunlardan hareketle soruları cevaplayınız.
1. Modernist romanda 2. Modernist romanlar 3. Modernist romanlarda
yazar, gerçeğin dış
nesnelerin, varlıkların, şiire özgü söyleyişlerden
dünyada değil, insanın iç
durumların, insanların yararlanılır, çağrışımlara
dünyasında saklı
göründükleri gibi açık sembollerle anlatım
olduğuna inanır. Bireyin iç
olmadıkları tarzı uygulanır.
dünyasına, ruhuna, düşüncesine dayanır.
bilinçaltına eğilir ve
psikolojik olana yönelir.
4. Modernizmi esas alan 5. Modernist romanlarda 6. Modernist romanlarda
romanlarda bireyin iç çözümleme, iç somut dünya gerçekliği
bunalımları, karmaşık konuşma, bilinç akışı, yerine soyut gerçeklik
ruh hâli, yabancılaşma geriye dönüş gibi anlatım önem kazanır.
ve toplumdan kaçış gibi teknikleri kullanılır.
konular işlenir.
BİR DÜĞÜN GECESİ
(…)
Kızımız Ayşen’le oğlumuz Ercan’ın -yoksa Ertan mıydı?- Anadolu Kulübü’nde yapılacak olan
nikâh ve düğün töreninde sizleri de aralarında görmekten mutluluk duyarlar.
Beklenen gün ve saatte buradayım. Şunca yıl sonra Aysel’le birlikteliğimizin temeline ilk ayrılığı
koyarak.
“İlle gitmek zorunda değilsin sen de.” diyordu Aysel bu sabah. Uzun süre susuldu sonra. Ben de,
kafası olduğu gibi önündeki işte, o bitmez tükenmez araştırmaların da sanıyordum yine. “Ama
gitmek istiyorsan, iyi ya Ömer, kendi bileceğin şey elbet.
Tezel’in yardımına koşmam gerek. Alaylı, vurdumduymaz gülüşüne katılamayacak ya da Tezel’i
anlamaya çalışamayacak kadar yorgunum. Bunun da adı, başkalarının an’lık dileklerini an’ında
yerine getirmek olmalı.
Tezel, koltuk altlarında tutukladığı ellerini tam özgür bırakıyordu, durdu. Bu yeryüzüyle onu uyu-
ma zorlayacak tek kişi kaldıysa ortada, onun da şimdi burda, Ömer olduğunu düşünerek. İyi ki
Aysel yok, diyerek eziyor ellerini koltuk altlarında. O elleri titrememeye çağırıyor.
Öyleyse sus bakalım Aysel. Çekil. Tezel konuşuyor. “... Gördün mü? Kadın, boynuna dört ayrı
kalınlıkta ve hiç kullanılmamış parlaklıkta dört sıra altın zincir takılmadan bir general oğlunun
düğününe gidilemezmiş sanıyor!”
86