Page 72 - Türk Dili ve Edebiyatı 12 | Kavram Öğretimi Kitabı
P. 72
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü
Kavram Öğretimi 35
Öğretim Programları ve Ders Kitapları Daire Başkanlığı TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 12
7. ÜNİTE : NUTUK/SÖYLEV> Sözlü Anlatım Türleri > Sözlü Anlatım Türleri
Kavram : Konferans
Genel Beceriler : Eleştirel Düşünme Becerisi
Alan Becerileri : Okuma Becerisi
Çalışmanın Adı UZMANINDAN ÖĞRENELİM 20 dk.
Çalışmanın Amacı Konferans türünün genel özelliklerini açıklayabilme.
Yönerge: Aşağıdaki metinleri okuyunuz. Soruları cevaplayınız.
KONFERANS
Sanat, siyaset, bilim, edebiyat gibi herhangi
bir alanda çoğunlukla güncel bir konuda, o
konuya ilgi duyan insanlar önünde yapılan
tek kişilik konuşmalardır.
Konferans sunumlarında ağırbaşlı, öğretici
ve açık bir anlatım bulunmalıdır. Konferans-
larda duygusal ve coşkulu bir anlatım tarzı
kullanılmaz.
EDEBİYATI SEVMEK
Sayın Dinleyicilerim,
Değerli şair ve sevgili dostum Behçet Necatigil, beni Eğitim Enstitüsü’nde konuşmaya çağırdığı za-
man, ilk aklıma gelen şey, sizlere yazdığım hikâye ve romanlardan söz açmak, sanat anlayışımı be-
lirtmek olmuştu. Ama sonra caydım bundan. Düşündüm ki, koskoca Türk edebiyatının durmadan
gelişen yüce zinciri içinde benim yerim olsa olsa, bir halkalıktır. Belki o bile değildir. Dolayısıyla,
sizlere, şiiri, hikâyesi ve romanıyla edebiyatı sevmenin, bu sevgiden cayılmazlığın nedenlerini açıkla-
maya çalışırsam daha yerinde bir iş yapmış olurum diye düşündüm. Gene düşündüm ki bir romancıyı,
bir hikâyeciyi, bir şairi tanımak, sevmek, yalnız onu dinlemek yetmez kimseye. Asıl olan, edebiyatı
bütünü ile sevmektir. Böylece konumu seçtim ve konuşmamın adını “Edebiyatı Sevmek” koydum.
Bilirsiniz, her insanın kendine özgü birtakım merakları, tutkuları vardır. Kimi çiçek sever, kimi köpek
sever, kimi futbolu, kimi sinemayı, kimi denizi sever. Gene, her insanın içinde yaşadığı toplum ken-
disini şu ya da bu şekilde incitmiş yaralamışsa o yaraları sarmaya çabaladığı özel sığınakları vardır.
Dertlerini çözümleyememiş, daha açıkçası, yaşama sürecinde düş kırıklıklarına uğrayarak mutlu ola-
mamış kimseler, işte artık, bir korunma içgüdüsüyle bu sığınaklarda barınırlar. (…)
Voltaire, “Bir tutkun öbürünü yutmuş, sen de kendini düzelttiğini sanıyorsun” diye istediğince alay
etsin; aramızda, birkaç sığınağa birden başvuranlar da eksik değildir hiçbir zaman.
Kimimizin sığınağı ise edebiyattır ne diyeyim. Güzel bir şiirin mısraları, bir romanın sayfaları, bizi
alır, başka dünyalara çeker götürür. Güzel yazılmış bir şiirin bizi bambaşka bir dünyanın içine attığını,
bir romanın sayfalarında kendimizi unutuşumuzu hangimiz yadsıyabiliriz?
Ancak, edebiyatın öbür olumsuz sığınaklardan ayrılan yanı, onun aynı zamanda hem kendi kendimizi
hem de başkalarını tanımamızda, durumlarla davranışları kavrayabilmemizde geçerli bir araç nite-
liğini göstermesi; bize yeni özler katabilmesi; önceleri gördüğü ile yetinen gözlerimizin önüne çok
renkli, çok çeşitli, çok daha geniş ve uzak ufuklar açmasıdır.
Mehmet Seyda, İstanbul Eğitim Enstitüsü
(Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)
69