Page 19 - Tarih-10 | 6.Ünite
P. 19
SULTAN VE OSMANLI MERKEZ TEŞKİLATI
500. Yılında Kutsal Emanetler
Yavuz Sultan Selim’in 1517 yılında Mısır’ı fethetmesiyle Osmanlılara intikal eden ve gü-
nümüzde Topkapı Sarayı Müzesi’nde muhafaza edilen Kutsal Emanetler; 500 yıl boyunca
büyük bir hürmet ve itina ile korunmuştur. Müstesna bir dinî merasimle Yavuz Sultan Selim’e
takdim edilen Kutsal Emanetler, Cihan Ordusu’nun bekçiliğinde Kur’an-ı Kerim okunarak
İstanbul’a getirilmiş öncelikle Topkapı Sarayı’nın Harem, Hazine gibi bölümlerinde korun-
muş daha sonra ise, bugün olduğu gibi Hırka-i Saadet Dairesi’ne yerleştirilmiştir.
Halen Hırka-i Saadet bölümünde teşhir edilen Hz. Muhammed’in hırkası, sakalı, Uhud
Savaşı’nda kırılan dişinin saklandığı mahfaza, ayak izi, mektupları, oku ve kılıcı, su içtiği
kabı, Hz. İbrahim’in tenceresi, Hz. Musa’nın asası, Hz. Davud, Hz. Ali, Hz. Ebubekir ve Hz.
Ömer’in kılıcı, Hz. Yusuf’un cübbesi, Hz. Fatma’ya ait gömlek, hırka, seccade ve sandık gibi
yüzlerce emanet ile Mescid-i Aksa’nın Kabartması gibi eserler de Osmanlı sultanlarının
Kutsal Emanetlere verdikleri değerin göstergesidir. 500 yıl boyunca kutsal emanetlere ev
sahipliği yapan İstanbul, geçmişte olduğu gibi günümüzde de tüm dünyanın önemli bir
merkezi konumundadır (Aydın, 2002, s.887-895; www.aa.com.tr, 2017’den düzenlenmiştir).
Aşağıdaki soruları metinden hareketle cevaplayınız.
1. Kutsal Emanetler Topkapı Sarayı’nın hangi bölümünde yer almaktadır?
2. “İntikal” ne demektir?
3. Osmanlı sultanlarının Kutsal Emanetlere değer vermesinin nedenleri neler olabilir?
4. “Cihan Ordusu” ifadesi hangi anlamlara gelmektedir?
Padişahların Halkla İletişimi
Padişahların halkla temas ettikleri başlıca tören, onların taç giymeleri sayılan kılıç olayıdır.
Eyüp Sultan’da ya hanedanın mensup olduğu Mevlevî şeyhleri tarafından ya da nakibül’eşraf
tarafından kuşatılan kılıçlarla resmen saltanat başlamış sayılırdı. Padişah kendinden önceki
hükümdar öldüğü zaman onun naaşını görür, sonra babüssade önüne çıkartılan altın tahta
oturtulur ve kendisine devlet ricali biat ederdi. Tellallar “Memleket ve millet Sultan İbrahim
Han’ındır” veya “Sultan Süleyman Han’ındır” gibi nida ile bunu her yerde halka duyururdu.
Osmanlı Devleti’nde bu tören ve âdet hiç değişmemiştir. Padişahın halkla görüşmesinin
bir diğer imkanı olan selamlık, her hafta padişahın İstanbul camilerinden birinde cuma
namazını kılması, buradaki tören ve nidalar arasında geçiş yapmasıdır. Klasik Dönem’de
halkın bazı şikâyetleri rikab-ı hümayuna yani padişahın eğerine selamlıkta sunulurdu. Bu
dilekçeleri de rikabdar ağa toplardı ve kaale de alınırdı. Bu dilekçeler Osmanlı arşivinin
en zengin vesikaları arasındadır. Rikab-ı hümayuna teslim edilen keselerin içinden çok
ilginç arzuhaller çıkmaktadır. Bu dilekçeler sadece Türkçe değil başka dillerde de yazılırdı
(Ortaylı, 2006, s.114’ten düzenlenmiştir).
Aşağıdaki soruları metinden hareketle cevaplayınız.
1. Padişahların tahta çıkma törenlerinde kuşandıkları kılıç hangi kavramları temsil
etmektedir?
2. Yeni padişahın kendinden önceki padişahın naaşını görmesinin nedenleri neler olabilir?
3. Nakibül’eşraf ne demktir?
4. Arzuhallerin Türkçeden başka dillerde de yazılmasının nedenleri nelerdir?
183