Page 23 - Türk Dili ve Edebiyatı 9 - Ünite 4
P. 23

Masal / Fabl





                     ÜNİTE ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME ÇALIŞMALARI



                  1-5. soruları aşağıdaki masala göre cevaplayınız.
                                                      KABAK GELİN

                  Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içindeyken köylerin birinde bir Keloğlan
               ile anası yaşarmış. Anası saçını süpürge yapar, orada burada çalışarak günlük nasiplerini çıkarırmış.
               Oğlu Keloğlan, tembelin tekiymiş. Bütün gün hiçbir işe bakmaz, miskin miskin oturur veyahut da
               yatarak zamanını geçirirmiş. Kadın bakar ki olacak gibi değil!
                  “Keloğlum, keleş oğlum, elâlemin oğlu analarına bakıyor. Git sen de çalış, para kazan...” diyerek
               oğluna yolluk ekmek pişirip yola salar.
                  Keloğlan az gide uz gide bir tepenin yamacında sürülerini otlatan bir çoban görür.
                  Hoşbeşten sonra:

                  “Ekmeğim sende kalsın. 3 güne kadar geldim geldim, gelmedimse helâl-hoş olsun” diyerek, çekip
               gidiyor. Geri döndüğünde, çobanın ekmeğini yediğini görünce:

                  O yanına geçerim, bu yanına geçerim
                  Koyununu aldığım gibi kaçarım deyip koyunu kucaklayıp kaçıyor. Gel zaman git zaman yolda bir
               kervana rast geliyor. Kervancıbaşına koyunu verip 3 gün içinde gelmezse kendilerinin olmasını söy-
               lüyor ve çekip gidiyor. Döndüğünde koyunun yerinde yeller estiğini görüp iyice sinirlenen Keloğlan:
                  “O yanına geçerim, bu yanına geçerim,
                  Halılarını aldığım gibi kaçarım”

                  Deyip halıları alıp kaçıyor. Tepeler aşırı yol yürüdükten sonra bir köye geliyor. Bakar ki ne görsün?
               Herkes gülüp eğleniyor, davullar zurnalar çalınıyor. Bunun bir düğün töreni olduğunu öğrenen Ke-
               loğlan düğün sahibine halıları emanet edip yine “3 gün içinde gelmezsem helâl-hoş olsun” diyerek
               kayboluyor. Geldiğinde halıları bulamayınca hiddetlenip:
                  “O yanına geçerim, bu yanına geçerim, gelinini aldığım gibi kaçarım” deyip gelinin elinden tuttu-
               ğu gibi geldiği yollardan, tepelerden aşarak köyüne geliyor. Evlerine vardıktan sonra gelini kapının
               arkasına dayayıp annesine:

                  “Ana, Keloğlan sana bir gelin getirdi. Git de elini eteğini öpsün” diyerek, gelinin yanına yolluyor.
               Kadıncağız, gelinin duvağını açtığında ne görsün! , kaşı, gözü oyulmuş, süslenmiş bezenmiş bir kabak
               durmuyor mu karşısında!
                  Meğer o köyde her yıl mevsimi gelince kabak şenlikleri yapılır, eğlenilirmiş. Gelini kaptığı gibi,
               Keloğlan’ın başına fırlatan anası, oğlunu bir güzel benzetmiş. Kabak Keloğlan’ın başında parçalan-
               mış...
                  Onlar orada kaldı; safalarını sürüp, muratlarını ersinler.
                                                                                 Derleyen: Nesrin Tağızade

                  Not: Metin sözlü gelenekten aktarıldığı için metinde kip uyumsuzlukları vardır.















                                                                                                               135
   18   19   20   21   22   23   24   25   26   27   28