Page 17 - Türk Dili ve Edebiyatı 9 | 5.Ünite
P. 17
Roman
Fakat İstanbullu Hoca bu yolu tutmamış, nefsini değil vatanını düşünmüştü. Buna, en parlak ve en
değerli ifadesi ile “nefsini feda etmişti,” demek gerekirdi.
Ve Doktor, Taşhan’ın önünden geçerken, düşünüyordu ki, bugün, Ankara denen bu ölü şehire ayrı
hattâ destanî bir hava veren binlerce insanın, politikacısı dahil, askeri dahil, ne idiği ve ne istedikleri
bilinmeyenleri dahil, kaç tanesi İstanbullu Hoca’nın Küçük Ağa olmak için göze aldığı tehlikeleri, fera-
gati ve didişmeyi göze almıştı veya alabilirdi?
Hâlbuki bu maceranın çok daha güzel, gönül bağlayıcı bir yönü daha vardı. Küçük Ağa hayatı
çapındaki bu karardan hiçbir şey beklemiyordu, bekleyemezdi. O erdiği hidayetin, vardığı inancın,
yarattığı yeni bir imanın peşine düşmüş, en asil mânasıyla, gönüllü bir er kişiydi. Yola çırılçıplak bir
canıyla çıkmıştı, yolun sonuna da çırılçıplak bir canı ile varacaktı. Umduğu en büyük şeref, en parlak
kazanç gazilikti, şehadetti. Doktor:
“Eli öpülür bu adamın,” diye mırıldandı. İstanbullu Hoca’nın sırrını elbette kalbine gömecekti. Artık
İstanbullu Hoca onun için de yoktu, onun için de rahmetle anılacak bir ölü idi. Salih’in sır saklayışını
yalnız güzel bulmakla kalmıyor, saygı ile düşünüyordu... Ve Küçük Ağa için Salih’i bulmak başta, elin-
den gelen her şeyi yapacaktı.
Küçük Ağa, çok sevdiği Emine’nin öldüğü günün sonunda Ankara’ya hareket eder. Orada Mehmet
Akif ve Hasan Basri Bey ile tanışır. Millî Mücadele için çalışmaya devam eder. Ankara’da yeni kurulan
devletin varlık mücadelesi vardır. Bundan sonra Küçük Ağa için de yeni bir dönem başlamıştır.
Tarık Buğra, Küçük Ağa
Metinde Geçen Bazı Kelime ve Kelime Grupları
eşhas: Kişiler, şahıslar. müteşekkir: Teşekkür etme durumunda olan
lapçın: Tabanı meşinden olan mest, bir tür ayak- (kimse).
kabı. salta: Yakasız, iliksiz, kolları bolca bir tür kısa ce-
ket.
lata: Osmanlılarda ilmiye sınıfına ait kişilerin giy-
diği bir tür üstlük. telakki: 1. Anlayış. 2. Kabul etme, sayma.
miskal: Değerli maden ve takıların tartılmasında zevce: Eş (karı).
kullanılan eski bir ağırlık ölçüsü birimi.
Metin ve Türle İlgili Açıklamalar
1963 yılında yayımlanan Küçük Ağa adlı roman-
da, I. Dünya Savaşı sonrası dönem anlatılmaktadır.
Tarık Buğra, Küçük Ağa’da Akşehir’i merkeze alarak
Kurtuluş Savaşı’nın bir dönemini anlatmıştır. Yazar,
roman kahramanlarından Çolak Salih’i Akşehir’de
tanımış ve onun anılarından hareketle bu romanı
kurgulamıştır.
Küçük Ağa’da kahramanlar, ait oldukları sosyal
çevrenin diliyle konuşturulmuştur. Romanda diya-
log, iç konuşma, anlatma, gösterme, özetleme an-
latım tekniklerine başvurulmuş; betimleyici, eleşti-
rel bir anlatım tutumu tercih edilmiştir. Küçük Ağa adlı diziden bir sahne
Küçük Ağa, 1983 yılında TRT tarafından dizi film olarak çekilmiştir.
157