Page 21 - Türk Dili ve Edebiyatı 9 | 5.Ünite
P. 21

Roman




                                                      SUÇ VE CEZA

                  Ezici bir yoksulluğun içerisinde kıvranan Rodion Romanoviç Raskolnikov, Rusya’nın St. Petersburg
               şehrinde hukuk eğitimi almakta olan başarılı bir öğrencidir. Ancak parasızlık yüzünden kirasını dahi
               ödeyemez. Bu nedenle eve girip çıkarken ev sahibi kadına görünmemeye çalışır. Yoksul olduğu için
               hem hayatını hem de öğrenimini devam ettirmekte oldukça zorlanan Raskolnikov, okulu bırakır.
               Geçimini sağlayabilmek için tefecilik yapan Alyona İvanovna’ya saatini rehin olarak bırakan Ras-
               kolnikov, bu kadından nefret etmektedir. Daracık odasında sefalet içerisinde yaşayan Raskolnikov,
               annesinden bir mektup alır. Kız kardeşi Dunya’nın Lujin adında zengin bir adamla sırf annesinin ve
               kardeşinin geleceğini düşündüğü için evleneceğini öğrenir ve bu evlilik fikrine tamamen karşı çıkar.
               Dunya’yı mecbur ettiği için annesine kızgındır.
                  Raskolnikov, geçimini sağlamak için özel ders vermeyi düşünmektedir. Bunun için eski üniversi-
               te arkadaşı Razumihin’den yardım ister. Bir yandan da evdeki değerli eşyalarını almak için Alyona
               İvanovna’yı öldürmeyi planlamaktadır. Sürekli olarak iç dünyasında çatışmalar yaşayan Raskolni-
               kov, daha fazla dayanamayarak tefeci kadını öldürür. Tam bu sırada yaşlı kadının üvey kız kardeşi
               Lizaveta İvanovna beklenmedik bir şekilde içeri girer. Raskolnikov, tanık olduğu bu olaydan dolayı
               onu da öldürür ve evdeki birkaç değerli eşyayı alarak kimselere görünmeden oradan uzaklaşır. Evde
               yorgunluktan dolayı iki gün boyunca uykuya dalan Raskolnikov, uyandığında önce üzerindeki kanlı
               elbise parçalarını yırtıp sobaya atar; daha sonra çaldıklarını duvardaki deliğe saklar. Polisten kara-
               kola gelmesi için çağrı alan Raskolnikov, suçunun anlaşıldığını düşünür. Ancak kirayı ödemediğin-
               den dolayı ev sahibi tarafından şikâyet edildiğini anlar. Çaldığı eşyaları eve döner dönmez bir bahçe
               avlusundaki büyük bir taşın altına saklar. Ancak içi rahat değildir. Sürekli bir şeylerden ve birilerin-
               den kuşkulanmakta, sürekli tedirgin olmaktadır.

                  Aşağıdaki bölümde Raskolnikov’un yaşadığı bu sıkıntılı ruh hâli anlatılmaktadır.
                  (...)

                  Nastasya da çıkıp odada yalnız kalır kalmaz, hasta, üzerindeki yorganı fırlatıp attı ve hemen yataktan
               kalktı. İçini yakıp kavuran bir sabırsızlıkla beklemişti herkesin çıkıp gitmesini; bir an önce işe girişmek
               istiyordu. Ama yapacağı iş neydi? Az önce yataktayken aklında olan şeyi, sanki bile bileymiş gibi, kal-
               kar kalkmaz unutmuştu. “Tanrım! Bana bir tek şeyi söyle: Her şeyi biliyorlar mı, yoksa daha bilmiyorlar
               mı? Belki de her şeyi biliyorlar da yattığım sürece benimle alay etmek için bildiklerini gizliyorlar? Sonra
               birden odaya girecekler ve olup bitenleri ne zamandır bildiklerini söyleyiverecekler... Ne yapayım
               şimdi ben? Hay aksi! Daha demin aklımdaydı yapacağım şey, şimdi, sanki kasten unuttum!...“
                  Odanın ortasında dikiliyor ve acılı bir şaşkınlıkla çevresine bakınıyordu. Kapıya gitti, açıp dışarıyı
               dinledi. Ama yapacağı şey bu değildi. Birden duvar kâğıdının delik olduğu köşeye atıldı, elini delikten
               sokup yokladı, kâğıdı gözden geçirdi. Hayır, bu da değildi yapacağı. Sobaya gitti, kapağını açıp
               külleri karıştırmaya başladı; pantolon paçalarından kestiği ipliklerle, yırtık cep astarı attığı gibi öylece
               duruyordu; demek kimse sobaya bakmamıştı! Birden, Razumihin’in az önce sözünü ettiği çoraplarını
               hatırladı. Gerçekten de yorganın altındaydı çorapları; ama o günden beri her ikisi de öylesine kirlen-
               miş, eskimişti ki Zamyotov’un hiçbir şey fark edememesi son derece doğaldı.
                  “Zamyotov mu?.. Karakoldaki polis... Acaba niçin çağırmışlardı beni karakola? Çağrı kâğıdı nerede?
               Galiba olayları birbirine karıştırıyorum... Beni bugün çağırmadılar ki oraya... Hem giderken çoraplarımı
               gözden geçirmiştim ben... Şimdiyse... Şimdi hastayım... Hastaydım yani... İyi ama Zamyotov niçin gel-
               di buraya? Razumihin ne için getirdi acaba onu?”
                  Bitkin bir halde yatağına oturdu.
                  “Ne oluyor? Hâlâ sayıklıyor muyum, yoksa bütün bu olanlar gerçek mi? Galiba gerçek... Evet,
               hatırladım: Kaçmam gerek! Hemen, hemen kaçmam gerek! İyi ama... nereye? Elbiselerim nerede?




                                                                                                               161
   16   17   18   19   20   21   22   23   24   25   26