Page 33 - Türk Kültür ve Medeniyet Tarihi 11 | 4.Ünite
P. 33
Türklerde Ekonomi
ÜNİTE ÖZETİ
Orta Asya’nın coğrafî özellikleri, ilk Türk devletlerinin ekonomik yapısını da şekillen-
dirmiştir. Bozkır olan bu coğrafyada hayvancılık temel geçim kaynağı olmuştur. Ancak hay-
vancılığın yanında tarım, ticaret, madencilik ve metal işçiliği de yapılmıştır. Bu bölgedeki
ticaret, büyük ölçüde değiş-tokuş esasına göre yapılmıştır.
Hunlar ve Kök Türkler hayvancılıkla beraber, tarımla da uğraşmışlardır. Bunu kur-
ganlarda bulunmuş olan birçok tarım aletinden anlıyoruz. Uygurlar yerleşik hayata geçin-
ce Uygur halkının ekonomi anlayışı da değişmeye başlamıştır. Uygurlarda yerleşik hayata
geçilmesiyle birlikte özellikle tarım alanında büyük gelişmeler yaşanmıştır.
İlk Türk devletlerinin önemli gelir kaynaklarından biri de önemli ticaret yollarının geç-
tiği güzergâhlar olmuştur. Önemli ticaret yollarının Türk ülkelerinden geçmesi Hunlar’ın,
Kök Türklerin, Uygurların ve Hazarların dünya transit ticaretine aracılık etmesini sağlamış-
tır. Çünkü ilk Türk devletleri buralardan geçen kervanlardan geçiş vergisi almıştır.
Türk İslam devletlerinde ekonomi faaliyetlerinin amacı, İslamiyet öncesi Türklerde ol-
duğu gibi halkın refah düzeyinin artırılması olduğu için buradaki ekonomik faaliyetler bu
amaca uygun olarak düzenlenmiştir. Türk İslam tarihi hakkında bize en önemli bilgileri
sunan Kutadgu Bilig’de bu anlayış; “Halkın zenginliği, bey’in zenginliği demektir.” şeklinde
ifade edilmiştir.
Türk İslam devletlerinde ekonomik faaliyetler; tarım ve hayvancılık ile buna bağlı
olarak imalât (sanayi) ve ticaret olmak üzere üçe ayrılırdı.
Türklerin, Karahanlılar Dönemi’nde gelişmiş bir tarım kültürüne sahip oldukları
görülmektedir. Selçuklular da tarıma önem vermişler, yaptırdıkları sulama kanalları ile
Merv Ovalarında pamuk üretimini çok geliştirmişlerdir. Türkiye Selçuklularında ise şehir
hayatının yanında, şehrin kenar bölgelerinde meyvecilik ve bağcılık gibi tarımsal faaliyetler
de yapılmıştır.
Türk İslam devletleri, ilk Türk devletlerinde olduğu gibi ticarete büyük önem vermiştir.
Karahanlılar ve Gaznelilerin, İpek Yolu’nun geçtiği önemli şehirlere sahip olması, onların
ciddi gümrük vergisi geliri elde etmelerini sağlamıştır.
Türkiye Selçukluları ticareti geliştirmek amacıyla Akdeniz ve Karadeniz limanlarını
fethetmiş, buralara Türk tüccarlar ve yatırımcılar göndererek ihracat ve ithalat kurumları
oluşturmuştur.
Osmanlı’nın ekonomik sistemi; İslam dininin belirleyiciliği altında, Türkistan tecrübesi
ve eski Anadolu geleneklerine önem verilen bir etkileşim sahası içinde doğmuştur. Osmanlı
Devleti’nin ekonomi anlayışında halkın mutluluğu esas alınmıştır.
Klasik Dönem Osmanlı ekonomisinde üç ana ilkenin etkili olduğu görülür. Bunlar;
iaşecilik, gelenekçilik ve fiskalizm’dir.
Osmanlı toprakları, Doğu ve Batı ekonomilerini birbirine bağlayan ipek ve baharat yol-
larının Akdeniz’e ulaştığı bölgede bulunuyordu. Bulunduğu konum gereği Osmanlı’da dış
ticaret ve transit ticaret teşvik edilmiş, elde edilen gümrük vergileriyle devlet için önemli
bir gelir kaynağı oluşturulmuştur.
Cumhuriyet’in ilk yılarındaki ekonomik politikalar iki evrede incelenmektedir. Birinci
evrede liberal bir ekonomik yaklaşıma, ikinci evrede ise devletçilik ilkesine ağırlık veril-
miştir. Yani bir tür karma ekonomik model takip edilmiştir.
1923-1929 yıllarını kapsayan birinci evrede, liberal ekonomik yaklaşım sergilenerek
serbest piyasa şartlarında özel girişimcilerin desteklendiği sanayileşme politikaları izlenir-
ken ikinci evrede Devletçilik ilkesinden hareketle; “Ferdin yapamayacağı işleri devlet ya-
par.” düşüncesi benimsenmiştir.
161