Page 205 - MÜZE EĞİTİMİ (seçmeli 9,10,11 ve 12. sınıflar)
P. 205

MÜZE EĞİTİMİ                                                                         MÜZEDE EĞİTİMİ




               Kurumun mimarisi de farklılık adına çok şey söylüyordu. Var olan yapısal özelliklerin değerlen-
               dirilmesi, yeniden yorumlanması ve uyarlanması esasına dayalı, kavramsal bir yaklaşımla temel-
               lendirilmiştir. Bu yaklaşımla binanın dış cephesine yalnızca iki yalın müdahaleye yer verilmiştir.
               Bunlar çatının üstüne inşa edilen iki katlı cam yapı ve bacaya yerleştirilen ışıktır.

               Müzenin  adından  asıl  bahsettiren  prestijli  Turbine  Hall  (Turbayn  Hol)  sergi  dizisidir.  Her  yılın
               son baharında bir sanatçı, mekânın anıtsal özellikleriyle boy ölçüşebilecek boyutlarda etkili bir
               mekânsal düzenleme oluşturmak üzere atanır.


































               Görsel 6.28: Turbine Hall, Tate Modern, Londra
               En etkili projeler de şüphesiz Olafur Eliasson (Olafour Eliyasan) (2003), Carsten Höller (Karstın
               Hölee) (2007) ve Doris Salcedo (Doris Salfedo)’ya (2007) aitti. Eliasson, müşterek ve evrensel bir
               olgu olan havayı HAVA PROJESİ (THE WEATHER PROJECT) teması olarak belirlemişti (Görsel 6.28).
               Mekânın sonuna devasa boyutlarda yapay bir güneş yerleştirilmişti, tavanı boydan boya kaplayan
               ayna sayesinde de mekân görsel olarak iki misli büyütülmüştü. İzleyiciler yapay bir sis bulutu-
               nun arasından uzaktaki kendi yansımalarını seçebiliyor, yerlerde uzanarak bu etkileyici manzarayı
               seyre dalıyorlardı. Sıradan müze ziyaretçisini bu denli etkilemiş bir proje daha gerçekleşmemişti
               Benzer şekilde Doris Salcedo’nun SHIBBOLETH (ŞİBİLEF) projesi de doğal bir olayı konu alıyordu.
               Türbine Hall’un zemininde sismik bir hadiseyi canlandırmaktaydı. Höller’in TEST SITE (TEST SAYD)
               projesi ise mekânda yerleştirilen dev kaydıraklarla mekânı oyun parkına dönüştürmesiydi. Ziya-
               retçiler kendilerine tahsis edilmiş olan bu devasa sahnede, kolay ilişkilenilir sanatsal düzenleme-
               ler içinde bir araya geldiler. Bu katılım fikrinin Rosalind Krauss’un (Rozalind Kıraus) güncel müze
               deneyimine dair geliştirdiği tanımla örtüştüğünü görüyoruz. Krausss’a göre, günümüz müzesinin
               sunduğu deneyim zamansal (tarihsel) değil mekânsaldır ve bu müzenin tarihten feragat etmesi
               anlamına gelir.
               Kaynakça: Nazlı Gürlek, 2010, Tate Modern, Sanat Dünyamız 116, 17, 20, 21. İstanbul: Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık




                                                                                                   203
   200   201   202   203   204   205   206   207   208   209   210