Page 229 - TÜRK İSLAM SANATI 11
P. 229
mukarnas : Düşey bir yüzeyden, üzerinde bulunan daha taşkın bir yüzeye geçmek ve ona bindirmelik görevi
yapmak için taş ya da tuğladan küçük prizmalar şeklinde, birbiri üzerine oturan bindirmeliklere
verilen isimdir.
müezzin mahfili : Camilerde namaz kılınırken müezzinlerin bulunduğu ve görevini icra ettiği yerdir.
nakkaş : Bir meslek ismi olup renkli resim ve tezyinat yapan sanatkâra verilen isimdir.
neoklasik : Yeni klasik: Geç barok ve rokokoya tepki olarak doğan ve klasik üsluba duyulan hayranlıkla Eski
Yunan ve Roma mimarlıklarını ya da 16. yüzyılda İtalya’da gelişmiş olan klasik eğilimi yani
Rönesans’ı taklit eden resim, heykel, mimarlık anlayışına verilen isimdir.
niş : Üstü genellikle kemerli olan duvar hücresi.
P-R
pah : Eğik olarak kesilmiş kenar.
palmet : Bir sapın iki tarafında simetrik olarak sıralanmış uzunca yapraklardan oluşan üsluplaştırılmış bitkisel
bezeme ögesi.
pavyon : Bir ana yapının müştemilatı olarak yapılmış daha küçük boyutta bağımsız yapı.
payanda : Bir duvarı güçlendirmek için dikey olarak vurulan destek.
paye : Duvar örme yöntemleriyle inşa edilmiş kare, dikdörtgen ya da daire kesitli taşıyıcı ayak.
portal (taç kapı) : Yapıların anıtsal girişli kapılarına verilen ad.
renkli sır tekniği : Çinide, çini hamurunda kuartz ve silis oranı yüksek olan kırmızı hamur kullanıldığı, plakalara
desenler geçirildikten sonra motiflerin kontur bölümlerinden bal mumu veya nebati yağ geçildiği
ve kompozisyonun renkli sırlarla boyandığı tekniktir.
revak : Sütun ve payeler tarafından taşınan kemerler arkasında yer alan, üstü örtülü, uzun bölüm, güneş ve
yağıştan korumalı yürüme bölümü.
ribat : Kaynağı ileri karakol anlamında olan yarı askerî yapılardır. Sonradan han ve kervansaraylar için geç
döneme kadar kullanılan yerleşik bir terim.
rokoko : 18. yüzyılda (1730-1780) Fransa’da barok ve palladyenden sonra moda olan, eğri çizgileri bol,
gösterişli bir bezeme üslubu.
rölyef : Kil, alçı, taş vb. işlenebilir gereçleri girintili çıkıntılı yüzeyler durumunda biçimlendirerek yapılmış
olan eser, kabartma.
rumi : Anadolu Selçukluları’nın üsluplaştırdıkları filiz, yaprak ve hayvan motiflerinden oluşmuş süsleme.
S-Ş
sağır : Penceresiz (duvar, yüzey); saydamsız.
sahın (nef) : Camilerde ve kiliselerde sütun sıraları arasındaki ve sütun ile duvar arasındaki bölümler, mekânların
her biri.
sır : Çini levhaların üzerini ince, camsı tabaka şeklinde kaplayan maddedir.
sivri kemer : Yarıçapı kemer açıklığının yarısından büyük olan ve kilit noktasında birleşen iki daire yayından
meydana gelen kemer.
son cemaat yeri : Namaza geç kalanlar için camilerin dışında, giriş kapısı önündeki avludan yüksek ve revaklı bölüm.
stilize : Üsluplaştırılmış. Doğadaki formların belli bir üslubun ya da tekniğin gereği sadeleştirilmiş şekli.
stuko : Alçı, mermer tozu ve tutkalın karıştırılmasıyla yapılan, kurumadan üzeri şekillendirilebilen, duvar
kaplamaları ve mimari dekorasyonda kullanılan bir çeşit karışım.
sütun : Taştan yapılmış taşıyıcı dikmeye verilen isimdir.
sütunce : Yüksekliğine göre çapı çok az olan, genellikle bezeme amacıyla kullanılan, ince ve küçük sütun,
sütuncuk.
T
tabhane : Osmanlıda seyahat edenlerin bir külliyede parasız olarak konakladıkları yer.
taç kapı : Büyük bir yapının zengin bir biçimde süslenmiş anıtsal girişi, portal.
terakota : Her tür pişmiş topraktan yapılmış kullanım eşyasının genel adı.
226