Page 90 - ÇALGI EĞİTİMİ KEMANE 10
P. 90
2. ÜNİTE ETÜTLER VE DAĞARCIK
OKUMA PARÇASI
BESTECİ OSMANLI PADİŞAHLARI
Osmanlı padişahlarının büyük bir kısmının çeşitli sanat dallarına ilgi duyduğu, bilim ve sanat çalış-
malarını teşvik ettiği ve desteklediği bilinmektedir. Ancak içlerinden bazılarının bu alanlarda birer
profesyonel olduklarını biliyor muydunuz? Bu okuma parçasında Osmanlı padişahlarını müzisyen ve
besteci yönleri ile ele alacağız.
Sultan II. Bayezid: 8. Osmanlı padişahı, şair, hattat, besteci devlet adamı (1447-1512). Sükûneti se-
ven, memleketi bayındır, halkı refah içinde görmek isteyen bir padişahtı. Adnî mahlasıyla yazdığı
Türkçe ve Farsça şiirler, kendi divançesi ve şuara tezkirelerinde yer almaktadır. Aynı zamanda hattat
olan II. Bayezid, Ali Ufkî Bey’in yazdığı Mecmu’a-i Sâz ü Söz başlıklı ünlü eserde örneği verilen nevâ
peşrevine, “Peşrev-i Bayezid” şeklinde not düştüğü için besteciliği belgelenen padişahlardandır. Bu-
nun haricinde birçok peşrev ve saz semaisinin ona ait olduğu ileri sürülmüştür.
Sultan IV. Murad: 17. Osmanlı padişahı, şair, besteci devlet adamı (1612-1640). XVI. yüzyıl sonların-
da Osmanlı Devleti’nin karşılaştığı siyasi ve iktisadi problemler yüzünden sarayda duraklayan müzik
faaliyetleri IV. Murad Dönemi’nde yeniden canlanarak yaygınlaşmış ve gelişme göstermiştir. Saltanatı
boyunca bilim ve sanat adamlarını destekleyen IV. Murad, Tebriz’i fethedince en meşhuru Şeştârî
Murad Ağa olan on iki musikişinası İstanbul’a getirerek Enderun’a yeni sanatkârlar kazandırmış, bun-
lar dönemin müzik çalışmalarına büyük katkılarda bulunmuşlardır.
“Murâdî” mahlasıyla şiirler yazan Sultan IV. Murad, bestelerinde Şah Murâd mahlasını kullanmıştır.
Çağdaşı Ali Ufkî Bey’in yazdığı Mecmu’a-i Sâz ü Söz adlı ünlü nota derlemesinde, “Bayatî Semaî” adlı
eser için “Sultan Murad Han Fatih-i Bağdad” kaydı düşülmüş olması, IV. Murad’ın besteciliğini açık
biçimde kanıtlamaktadır. Ayrıca, “Uyan ey gözlerim gafletten uyan” dizesiyle başlayan eviç makamı
ve devr-i Revân usulündeki ilahi için Ali Ufkî Bey, “Sultan Murad Han-ı tâbe-serâh” kaydını düşmüştür.
IV. Murad’dan günümüze çoğunluğu peşrev formunda olan 15 eser kalmıştır.
Sultan III. Selim: 28. Osmanlı padişahı, şair, besteci, tamburi, neyzen, hanende, müzik koruyucusu,
reformcu devlet adamı (1761-1808). Sultan III. Selim’in kültür tarihimizde özel bir yeri vardır. Türk
müziği tarihinin önde gelen simaları içinde yer almış ve dönemi kendi ismiyle anılan bir müzik ekolü
çerçevesinde değerlendirilmiştir. Bu ekol, sadece hükümdarın saltanat yıllarından ibaret kalmayıp
onun vefatından sonra şekillenecek birtakım değişikliklerin alt yapısını hazırlaması yönünden de
önem taşımaktadır. III. Selim’in müzisyenlere karşı yakınlık gösterip onları himaye etmesi, bu sanatın
ilerlemesi ve yükselmesinde önemli rol oynamıştır. Osmanlı padişahlarından hiçbirinin müzik sevgisi,
ilgisi ve bestekârlığı III. Selim düzeyine ulaşmamıştır.
Çok iyi eğitim görmüş, şehzadelik çağında şiir ve müziğe yönelerek en güzel eserlerini bu dönemde
bestelemiştir. III. Selim geleneksel tambur üslubunun üstadı Tambûrî İzak’tan dersler almış ve ona
büyük bir saygı duymuştur. Selim’in şehzadeliği döneminde saray içinde ve dışında pek çok müzisyen
ve besteci onun çevresinde toplanmıştır. Padişah olduktan sonra da Enderun Mektebi’ne önem ve-
rerek meşkhaneyi yeniden düzenlemiş, o zamana kadar yevmiye ile ders veren hocalara düzenli aylık
bağlamıştır. III. Selim’den sonra şöhret bulan pek çok besteci onun döneminde yetişmiştir. Saltanatı
süresince müzikle ilgisini sürdürmüş, şehzadeliği dönemindeki kadar olmasa da yeni eserler bestele-
meye devam etmiştir.
Sultan III. Selim, geleneksel sanat müziğimizin yazıyla saptanması gerektiğini düşünerek Şeyh Abdül-
baki Nâsır Dede’ye ve Hamparsum Efendi’ye bir müzik yazısı sistemi bulmaları konusunda talimat
vermiş, bu müzik kuramcılarımız kendi buldukları sistemlerle eski ve yaşamakta olan birçok eseri
notaya almışlardır. “Ebced” olarak nitelenen eski yazı sisteminin gelişmiş bir biçimi olan Abdülbaki
Nâsır Dede sistemi tutunmamış, Hamparsum Efendi’nin bulduğu müzik yazısı ise basitliği dolayısıyla
20. yüzyılın başlarına kadar kullanılmıştır.
88 U
U
KEMANE_10.indd 88 23.05.2023 16:53