Page 174 - ÇALGI EĞİTİMİ | VİYOLA 11
P. 174

törenlerdir. Yörelere göre değişen isimler alır: semah, zemah, zamah, za-                          6.
              mak vb.                                                                                           Ünite
                 Karşılama:  Karşılıklı  olmak,  bir  olaya  karşı  olumlu  ya  da  olumsuz
              duygu göstermek, gelenin hatırını hoş etmek için yola çıkmak anlamları-                            -
              na gelmektedir. Oyunlar ağır bir tempoda başlar, gittikçe hızlanır. Karşı-
              lamalar Türkiye genelinde görülmektedir.
                 Hora: Trakya yöresinde özellikle Kırklareli, Tekirdağ, Edirne ve çevre-                         -
              sinde oynanan halk oyunlarıdır. Daha çok bir erkek oyunu olan Hora’ya
              çift davul ve zurna eşlik eder.
                 TSM Sözlü Biçimler
                                                                                                                 . UYGULAMA SERGILEME DAGARCIGI I
                 TSM  repertuvarının  çok  önemli  bir  kısmını  sözlü  eserler  oluşturur.
              Bunlar başta şarkı olmak üzere, yürük semai, ağır semai, beste, kâr, gazel,
              divan vb.dir.
                 Şarkı: TSM sözlü eserlerinin büyük bir kısmı şarkılardan oluşmakta-
              dır. Uluslararası sanat müziğinde “aba” olarak kurulan şarkı biçimi ge-
              leneksel Türk sanat müziğinde “abcb” biçimindedir. Şarkıların başında
              çoğu zaman bir cümleden oluşan çalgılı bir giriş bulunur.
                 Yürük Semai: Form olarak “abcb” biçimindedir; “b” bölümünün söz-
              leri terennüm denilen, ten nen ni, yel lel li gibi hecelerden oluşur. Yürük
              semailerin en önemli özelliği ise altı zamanlı (6/8’lik, 6/4’lük) yapılmış
              olmalarıdır.
                 Ağır Semai: Kuruluşu “abcb” biçimindedir. Yürük semaide olduğu
              gibi  “b”  bölümü  terennümlüdür.  Ağır  semaiyi  yürük  semaiden  ayıran
              belirgin özellik, aksak semainin on zamanlı (10/8’lik, 10/4’lük) ölçülerde
              olmasıdır.
                 Beste:  Kâr formundan sonra en geniş kapsamlı müzik eseridir. Dört
              haneli olarak yapılır. Her hane bir mısrayı kapsar. Her mısranın sonunda
              “terennüm” adı verilen nağmeler bulunur.
                 Gazel: Bir ses sanatçısının belli bir güfte üzerine usülsüz biçimde yap-
              tığı doğaçlama besteye klasik Türk müziğinde gazel adı verilir.
                 TSM Çalgılı Biçimler
                 TSM repertuvarında yer alan çalgılı eserler; peşrev, saz semai, taksim,
              zeybek, sirto, longa, methal ve mandradır.
                 Peşrev: TSM’nin en bilinen ve en yaygın çalgı müziği biçimidir, söz-
              cük anlamı önde giden demektir. Klasik fasıl, peşrevle başlar. Peşrevin
              her bölümüne “hane” adı verilmiştir.
                 Saz Semai: Form olarak peşreve benzerlik göstermektedir. Peşrevden
              farkı salt aksak semai ölçüsünde (10/8’lik) yapılmış olmasıdır.
                 Taksim: Sözlük anlamı bölmedir. TSM’de ayrı bir yeri olan solo doğaç-
              lamaya taksim denir.
                 Sirto: Orta hızda 2/4’lük ölçüde bir oyun havasıdır. Bir ya da iki bö-
              lümlüdür. Dilimize Yunancadaki sirtakiden girmiştir.
                 Longa: Müziğimize 19. yüzyılın ikinci yarısında Romanya’dan giren,
              hızlıca tempoda, 2/4’lük ölçüde kıvrak karakterde bir oyun havasıdır.
                 Methal: Giriş, başlangıç anlamlarını taşır. TSM’de 20. yüzyıl başların-
              da ortaya çıkan bir çalgı eseri formudur. Genellikle bir topluluğun progra-
              mına başlamadan evvel toplu hâlde sazların çaldığı küçük saz eserleridir.
                 Mandra:  Ülkemizde  eğlence  müziği  kapsamında  kullanılmış  çalgılı
              bir oyun havasıdır. TSM’de “devrituran” olarak bilinen 7/16’lık usul ile
              bestelenmiştir. İki bölümünden oluşur. Terimin kökeninin Yunanca “ma-
              nastır” sözcüğünden geldiği kabul edilmektedir.
                 Sema: Sufinin zahirî ve bâtıni şeyleri işitmesi anlamında bir tasavvuf
              terimi olup musiki nağmeleri dinlerken, vecde gelip hareket etmek, ken-
              dinden geçip dönmektir.

                                                                                                              173
   169   170   171   172   173   174   175   176   177   178   179