Page 87 - TÜRK MÜZİĞİ TARİHİ 12
P. 87
2. ÜNİTE
Hacı Arif Bey (1831-1885)
1831 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Hacı Arif Bey, henüz ilkokul
çağlarındayken sesinin güzelliğiyle tanınmaya başlamıştır (Görsel 2.55).
İlk olarak Zekâi Dede’nin yakın ilgisiyle karşılaşan Hacı Arif Bey, daha
sonra yine Zekâi Dede tarafından bestekâr Eyyubi Mehmet Bey’le tanış-
tırılmıştır. Musikiyle ilgili ilk eğitimini Eyyubi Mehmet Bey’den almıştır.
Musikiye olan kabiliyeti, Dede Efendi tarafından da takdir edilmiştir. Hacı
Arif Bey, Sultan Abdülmecid Han tarafından Mızıka-yı Hümayunda gö-
revlendirilmiştir. Saray’daki musiki hocası bestekâr ve hanende Haşim
Bey’den çok faydalanmıştır. Daha sonra Osmanlı haremindeki cariyele-
rin musiki hocalığı görevine getirilmiştir.
Şöhretinin zirvesinde olduğu dönemlerde saray dışında İstanbul’un
musiki çevrelerinde, konaklarda, özel meşkhanelerde yapılan musiki
toplantılarına daha çok zaman ayırmış ve giderek saraydan uzaklaşmış- Görsel 2.55: Hacı Arif Bey
tır. Hacı Arif Bey, Sultan Abdülaziz’in şehzadeliğinden beri tanıdığı ve
takdir ettiği bir müzisyen olmuştur. Sultan Abdülaziz, saray dışında daha fazla vakit geçiren bu gözde sanatkârı
tekrar saraya bağlamak için çıkardığı bir emirle saraya serhanende olarak görevlendirmiştir. Sultan Abdülaziz
Han’ın ölümünden sonra Mızıka-yı Hümayundaki işini kaybetmiş, ekonomik anlamda sıkıntılı yıllar geçirmiştir.
Hacı Arif Bey’in içinde bulunduğu sıkıntılı durum Abdülhamid Han’a iletilmiş ve Hacı Arif Bey yeniden Mızıka-yı
Hümayuna tayin edilmiştir. Hacı Arif Bey, ölünceye kadar bu kurumda ders vermeye devam etmiştir.
Hacı Arif Bey bütünüyle Türk sanat musikisinin sözlü öğrenim geleneği içinde yetişmiş bir bestecidir. Klasik
musikinin sıkı kurallarına bağlı kalmayan özgür bir müzisyendir. Eserlerindeki anlam çeşitliliği, melodi renkliliği
ve zenginliğiyle farklı anlayıştaki insanlara hitap edebilmiştir.
Türk musikisinin en büyük bestekârlarından biri olan Hacı Arif Bey, klasik dönem bestekârlarının pek kullan-
madıkları şarkı formuna yepyeni bir kimlik kazandırmıştır. Şarkıları, bestekârlıktaki kudret, yetenek ve dehası ile
eşsiz bir sanatkârdır.
Türk sanat musikisindeki “kürdilihicazkâr “ makamını tekrar yapılandırarak bu makamın en güzel örneklerini
veren Hacı Arif Bey, 8/8’lik müsemmen usulünü de Türk müziğine kazandırmıştır.
Şarkı, Hacı Arif Bey’den sonraki bestekârların en çok işledikleri müzik formu olmuştur. Nitekim şarkı formunun
kesin kurallara bağlanması da ilk kez Hacı Arif Bey’in eserleriyle gerçekleşebilmiştir. Şarkılarında beste ile güftenin
tam bir bütünlük içinde olduğu gözlenen Hacı Arif Bey, bine yakın eser bestelemiştir. 337 eseri notalarıyla bugü-
ne ulaşabilmiştir. Bu eserlerin 327’si şarkı, geri kalanları ise farklı formlardaki eserlerden oluşmaktadır.
Yetiştirdiği öğrenciler arasında Kanuni Mehmet Bey, Mustafa Servet Efendi, Zati Arca ve Lemi Atlı sayılabilir.
Onun sanatının asıl mirasçısı, sanat anlayışının en kudretli temsilcisi olan Şevki Bey’dir. 28 Haziran 1884’te vefat
etmiştir.
VÜCÛD İKLİMİNİN SULTANI SENSİN
NİHAVENT ŞARKI
vÜCU iKLİMİNİN sULTANI sENSİN
Hacı Arif Bey
Usulü: Curcuna Güfte: Bilinmiyor
Usulü: Curcuna
Beste: Hacı Arif Bey
1
3 10 . Ï Ï Ï Ï Ï Ï . Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï
& 3 16 Ï Ï Ï Ï Ï Ï 8 Ï Ï Ï
Ara Nağme
4 Ï 2
3 Ï Ï Ï 8 Ï Ï Ï Ï . Ï Ï Ï Ï 8 Ï .
& 3 Å . Ï Ï 8 Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï Ï 8 Ï Å .
86 TÜRK MÜZİĞİNDE DÖNEMLER