Page 82 - TÜRK MÜZİĞİ TARİHİ 12
P. 82

2. ÜNİTE



                  Batı müziğinin oluşturduğu etkiyle Türk müziğinde “Alaturka” tarzı ortaya çıkmıştır. Alaturka tarzının ortaya
               çıkmasıyla Türk müziği ve klasik Batı müziği ayrımı ”alaturka” ve “alafranga” olarak yapılmıştır. Batı müziği tesiriyle
               marş, operet, kanto, medhâl vb. türler alaturka müzik repertuvarına girmiştir. İstanbul’da alaturka müzik, 19. yüz-
               yılın ortalarından sonra tiyatro, kıraathane, mesire ve eğlence yerlerinde icra edilmiştir. Cumhuriyet’in ilanına ka-
               dar alaturka tarzı gelişimine devam etmiş, alafranga nota sistemi alaturka müzik için de kullanılmaya başlanmıştır.
               Basılıp çoğaltılan alaturka şarkı notalarıyla Türk müziği literatürü de gelişmeye başlamıştır.
                  19. yüzyılın üçüncü çeyreğinde özellikle sahne sanatlarında alaturka müzik etkili olmaya başlamıştır. Orta
               oyunlarına eşlik için alaturka müzikler kullanılmaya başlanmıştır. Alaturka ve alafranganın sentezlenmesiyle orta-
               ya çıkan kanto, ilk defa tuluat gösterilerinin bir parçası olarak icra edilmiştir.
                  Osmanlı’da müzikli oyunlar sırasıyla tuluat, kanto ve operet olarak genişleyerek zenginleşmiştir. Bu süreç so-
               nunda ilk Türkçe operetler olan “Köse Kâhya” ve “Leblebici Hor Hor” eserlerini “Dikran Çuhacıyan” bestelemiştir.
               Çuhacıyan eserlerinde Batı müziğinin yanı sıra Türk müziği geleneksel unsurlarını kullanıp bir sentez oluşturmuş-
               tur.
                  Alaturka müzik, II. Meşrutiyet ile birlikte sadece eğlence ortamlarında değil konser sahnelerinde de icra edil-
               miştir. Örneğin “Tamburi Cemil Bey” İstanbul’daki birçok sahnede konser vermiştir. Bu konserler halk tarafından
               oldukça beğenilmiştir. Bu dönemde yapılan müzikli etkinliklerin büyük bir kısmı “ince saz” olarak adlandırılmıştır.
                  Batı müziğinin Türk müziğine etkisiyle alaturka müziğin icrasında teknik anlamda (nüans, çabukluk vb.) deği-
               şiklikler olmuş, alaturka müzik besteleme tarzlarında çok sesli ve tonal unsurlar kullanılmaya başlanmıştır. Örne-
               ğin Tamburi Cemil Bey, bestelediği eserlerde ve enstrüman icrasında alaturka müziği teknik anlamda geliştiren
               öncü müzik adamlarından biri olmuştur.
                  Bu dönemde Batı çalgıları alaturka müzikte de kullanılmış, geleneksel çalgıların bazıları yapısal olarak ge-
               liştirilmiştir. Viaol d’amour, sine keman olarak modern Batı kemanı ise akordu değiştirilerek alaturka icrasında
               kullanılmıştır. Tamburi Cemil Bey’le birlikte viyolonsel çalgısıyla da alaturka müzik icrası yapılmaya başlanmıştır.
               Klarnet ise 1825 yılından itibaren alaturka müzik icrasında kullanılmıştır. İki telli olan klasik kemençeye (tırnak
               kemane) çalgının ses kapasitesini arttırmak için üçüncü bir tel eklenmiştir. Armonize edilmiş alaturka müzikler
               piyano için düzenlenmiştir.
                  Osmanlı’da alaturka müzik eğitimi özel eğitim kurumlarında da verilmeye başlanmış, birçok musiki cemiyeti
               kurulmuştur. Alaturka eğitim veren ilk cemiyet “Musiki Osmani Cemiyeti”dir. Bu cemiyet, müzik eğitimi ve konser-
               lerin yanı sıra nota yayıncılığı açısından da önemli bir kurum olmuştur.
                  19. yüzyılın ortalarında tiyatrolardan sonra sinema salonları açılmıştır. Sinema kültürü ilk olarak sessiz filmlerle
               başlamıştır. Bu filmlere eşlik olarak Batı müziği icrası yapılmıştır. Böylece sinemalar da alternatif bir müzik dinleme
               mekânı olmuştur.
                  19. yüzyılın sonlarına doğru İstanbul’da amatör müzisyenlerden oluşan gruplar kurulmuştur. O dönemde bu
               gruplara müzik kulübü (musical club) adı verilmiştir. Müzik kulüpleri, Batı müziğinin önemli bestecilerinden olu-
               şan repertuvarlarıyla şehrin birçok yerinde konserler vermişlerdir.
                  Şarkı, bu dönemin yaygın olan müzik türlerindendir. Şarkı sözleri daha çok dünyevi konuları içermektedir.
               Alaturka müzik türünde, klasik Batı müziğinin de etkisiyle şarkı-i cedid (yeni şarkı) ve fasl-ı cedid (yeni fasıl) olarak
               iki yeni şarkı türü ortaya çıkmıştır.

                  BİLGİ NOTU
                  •  Şarkı-i Cedid: Piyano eşliği yazılan geleneksel Türk müziği şarkılarına ve Batı müziği tarzında bestele-
                     nen şarkılara şarkı-i cedid denir.
                  •  Fasl-ı Cedid: Bestelenen şarkıların çalgı ve ses toplulukları aracılığıyla seslendirilmesine fasl-ı cedid
                     denir. Flüt, lavta, viyolonsel, gitar, keman, kastanyet, trombon, ut, ney, dümbelek ve zil fasl-ı cedidlerde
                     kullanılan başlıca çalgılar olmuştur. Fasl-ı cedidler, klasik Batı müziğinde olduğu gibi şefler tarafından
                     yönetilmiştir. Fasl-ı Cedid topluluğu, şarkı-i cedid başta olmak üzere peşrev, saz semaisi, longa, sirto,
                     köçekçe, oyun havası, marş gibi müzik biçimlerinde eserler icra etmiştir. Seçilen eserler genellikle kla-
                     sik Batı müziğindeki majör ve minör modlara benzeyen makamlardan oluşmuştur.

                  II. Abdülhamit Dönemi’nde sivil bandoculuğun temelleri atılmıştır. İzmir Sanayi Mektebi Bandosu, Bursa Sa-
               nayi Mektebi Bandosu, Üsküp Sanayi Mektebi Bandosu ve Konya Sanayi Mektebi Bandosu bu dönemde kurul-
               muştur.


                                                                                        TÜRK MÜZİĞİNDE DÖNEMLER  81
   77   78   79   80   81   82   83   84   85   86   87