Page 132 - ÇALGI EĞİTİMİ VİYOLA 12
P. 132
Okuma Parçası
Aşağıda verilen metne göre Paul Hindemith’in [Paul Hindemit (Görsel 5.1)] çalışmalarını “öz
denetim ve sorumluluk” değerleri bağlamında değerlendirerek düşüncelerinizi arkadaşlarınızla
paylaşınız.
PAUL HİNDEMİTH (1895 - 1963)
Hindemith, 16 Kasım 1895’te Frankfurt yakınlarındaki Hanau şehrinde doğdu. 9 yaşında iyi
derecede keman çalıyordu, 13 yaşında ise onu usta diye nitelendirmek mümkündü. Müzik
eğitimine Frankfurt Müzik Yüksek Okulunda başladı.
Keman hocası Adolf Franklin Rebner (Edolf Frenklin
Rebnır) ile ustalık çalışmaları yaparken Arnold,
Mendelssohn (Mendelson) ve Bernhard Sekles’ten
(Bernard Seklıs) kompozisyon ve orkestra şefliği
dersleri aldı. Çevredeki dans orkestralarında ve komedi
tiyatro gruplarında keman çalarak geçimini sağladı.
19 yaşında Frankfurt Opera Orkestrası’nın yardımcı
şefi, 22 yaşında ise aynı orkestranın başkemancısı
oldu. Hindemith’in ilgili olduğu alanlardan biri de oda
müziğiydi. 1914 yılında Rebner Yaylı Dörtlüsü’nün
bir üyesi olup 1921’de Lico Amar’la (Liko Amar)
birlikte Hindemith-Amar Dörtlüsü’nü kurdu. Bu
dörtlü kurulduktan sonra Hindemith viyola çalmaya
başladı. Hindemith’e ait bestelerin de tanınmasını
sağlayan Lico Amar Dörtlüsü kısa zamanda Almanya
ve Avusturya’da tanındı, ünlendi. İlk tanınan eseri,
1. Yaylı Çalgılar Dörtlüsü’ydü. Bu eserin yanı sıra
konserlerde Arnold Schönberg ve Anton Webern
gibi dönemin başlıca bestecilerine ait eserleri de
seslendiriyorlardı. Hindemith’in müziği atonal değildi.
Bu nedenle Schönberg ve Stravinsky’den farklıydı.
Kendi döneminin yenilikçi sayılan akımlarından Görsel 5.1: Paul Hindemith
hiçbirine benzemiyordu. Hindemith, dinleyiciyi
etkileyen, anlaşılır besteler yapıyordu ve geliştirmeye çalıştığı teori “işlevsel müzik” idi.
Nisan 1935’te Türkiye Cumhuriyeti’nin daveti üzerine Hindemith, “Ankara’daki müzik
hayatının organizasyonu” konusunda danışmanlık yapmak için Türkiye’ye geldi. Bu konuyla ilgili
düşünceleri “Türk Müzik Yaşamının Yapılanması İçin Öneriler” adlı makalesinde yer almaktadır.
1936 ve 1937’de fikirlerinin uygulanıp uygulanmadığını denetlemek ve yenilerini eklemek üzere
tekrar Türkiye’ye geldi.
1949’da, Zürich Üniversitesinde öğretim görevini üstlenmek üzere İsviçre’ye davet edildi ve
Zürih’e gitti. 1953’te kesin olarak İsviçre’ye yerleşti. Öğretme konusundaki hevesi azaldığından
daha çok orkestra şefliğine önem vermeye başladı. Avrupa’nın her müzik merkezinde, özellikle
Almanya, İngiltere, Avusturya ve İtalya’da orkestralar yönetti. Ayrıca, 1954’te Güney Amerika’ya
ve 1956’da Japonya’ya gezi düzenledi. Her ne kadar Mozart, Bruckner (Brukner) ve Reger’in
eserlerini sevse de en çok kendi eserlerini çalan orkestraları yönetmekten zevk alırdı. Filarmoni
orkestrası ile sadece kendi eserlerinden oluşan bir dizi kayıt yaptı ve orkestrayı yönetti. 1957
yılında Zürih Üniversitesindeki görevinden emekli oldu. Hindemith, 28 Aralık 1963’te bir tür kan
hastalığı olan pankreatit sebebiyle Frankfurt’ta öldü. Arkasında çok sayıda eser, kitap ve yetişkin
öğrenci bırakmıştır.
“Paul Hindemith’in Hayatı ve Op.9 No’lu Kontrabas Sonatının İncelenmesi” adlı yayımlanmış yüksek lisans tezinden alınmıştır.
130 5. ÜNİTE