Page 30 - ÇALGI EĞİTİMİ VİYOLA 12
P. 30
Okuma Parçası
Aşağıdaki metne göre Türk müziğinin gelişmesi için Atatürk’ün ve Türk Beşleri’nin
çalışmalarını “sorumluluk ve vatanseverlik” değerleri bağlamında değerlendirerek düşüncelerinizi
arkadaşlarınızla paylaşınız.
Türk Beşleri
İyi bir devlet adamı ve iyi bir asker olan Atatürk, kültüre ve sanata çok önem vermiş; başta
müzik olmak üzere sanatın her dalıyla yakından ilgilenmiştir. Müziği, “hayatın ruhu ve neşesi”
olarak tanımlayan ve savaş yıllarından itibaren musikimizin millî olması gerektiğinin altını çizen
Büyük Önder’in bu alandaki ana hedefi, ulusun öz müziğinin geliştirilmesi, evrensel boyutlara
ulaştırılması ve çok sesli müziğin Türk halkına benimsetilmesiydi. Bu da ancak planlı bir müzik
eğitimi ve bu eğitimi verecek kurumların oluşturulması ile mümkündü.
Atatürk’ün 1 Kasım 1934’te TBMM açılış konuşmasında ifade ettiği “Bir ulusun yeni
değişikliğinde ölçü, musikide değişikliği alabilmesi, kavrayabilmesidir.” şeklindeki sözü, ilerleyen
günlerde atılacak adımların ilk işaretiydi. Nitekim bu konuşmadan 25 gün sonra Atatürk’ün
direktifiyle Millî Eğitim Bakanı Abidin Özmen başkanlığında Cemal Reşit Rey, Necil Kâzım Akses,
Hasan Ferit Alnar, Ulvi Cemal Erkin, Cezmi Erinç ve Halil Bedii Yönetken gibi sanatçıların katıldığı
bir müzik kongresi toplandı. Kongrede alınan kararlardan biri de millî yaratıcılığın ve sanatın
geliştirilmesi, Musiki Muallim Mektebinin kadrosunun iyileştirilmesi için besteci ve çalgıcıların
yetiştirilmesiydi. Aslında bu ilkenin uygulanışına 1925 yılında başlanmıştı. Maarif Vekâleti 29
Ekim 1924’te aldığı bir kararla hukuk, ekonomi, mühendislik alanlarının dışında sanatçıların da
Avrupa’ya eğitim görmek amacıyla gönderilmesi için düzenlemeler yapmış; 1925 yılında açtığı
bir sınavla Paris, Berlin, Budapeşte, Prag gibi şehirlere sanatçı ve öğretmen yetiştirmek üzere
genç yetenekler göndermişti. Bu doğrultuda Nurullah Şevket Taşkıran ile Halil Bedii Yönetken
Avrupa’ya gönderilen ilk öğrencilerdi. Onları Ulvi Cemal Erkin, Ahmet Adnan Saygun, Hasan
Ferit Alnar, Cezmi Erinç, Ekrem Zeki Üngör gibi isimler takip etti. O günlerde kendi imkânlarıyla
Avrupa’ya eğitim almaya gidenler de (Necil Kâzım Akses, Cevat Memduh Altar gibi) daha sonra
Maarif Vekâletince desteklendi. Yetenekli gençlerin Avrupa’ya gönderilmesine 1940’lı yıllarda da
devam edildi (İdil Biret, Suna Kan gibi).
Atatürk’ün teşvik ve desteğiyle uygulanmaya başlanan bu devlet politikasının sonucunda,
Batı’nın belli başlı akademilerinden mezun olan ve çağdaş bilimin oluşturduğu tekniklerden
faydalanarak eserler veren pek çok besteci yetişti. Marguerite Long (Margarit Long), Vincent
d’Indy (Vinsınt Dindi), Arthur Honegger (Artur Honegır), Joseph Marx (Cosep Marks), Alois Hába
(Alois Haba) gibi dünyaca ünlü sanatçıların öğrencileri olarak yetişen isimlerin başında Cemal
Reşit Rey, Hasan Ferit Alnar, Ulvi Cemal Erkin, Ahmet Adnan Saygun ve Necil Kâzım Akses
geliyordu. Sonradan Türk Beşleri olarak adlandırılacak olan bu bestecilerin ortak özellikleri
aynı dönemde yaşamış olmaları, klasik müziğe gönül vermeleri, eğitimlerinin ardından ülkeye
dönerek Cumhuriyet rejiminin resmî müzik politikasını gerçekleştirmeye çalışmaları ve ulusal
kaynaklardan yararlanmaya öncelik vermeleridir. Bu besteciler, kişiliklerinden ve müzik eğitimi
aldıkları çevrelerden kaynaklı üslup farklılıklarına da sahiptiler. Millî bir anlayışla yola çıkan
Beşlerin ortak amacı, başlangıçta Türk halk ve geleneksel sanat müziğinin melodik, makamsal
ve ritmik yapısıyla Batı müziği biçim ve tekniğini kullanarak besteler yapmaktır. Ancak ilerleyen
yıllarda her besteci kendi özgün duyuş ve düşünüşünü geliştirme yoluna gitmiştir.
Türk Beşleri ülkeye döndüklerinde besteci, solist, yorumcu, öğretmen ve orkestra şefi gibi
görevler almış çok sesli müziğin öncüleri olmuşlardır.
https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/turk-besleri/ adresinden alınmıştır.
28 1. ÜNİTE

