Page 29 - ÇALGI EĞİTİMİ KLASİK KEMENÇE 9
P. 29
ÜNİTE 1
Derya Türkan
1973 yılında İstanbul’da doğdu. 1984 yılında İstanbul Teknik
Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuarı Çalgı Eğitimi bölümüne
girdi. Hocası olan İhsan Özgen ile çalıştı. 1990 yılında Prof. Dr. Necdet
Yaşar’ın yaptığı Kültür Bakanlığı İstanbul Devlet Klasik Türk Müziği
Topluluğu’na davet edildi ve yedi yıl süreyle misafir sanatçı olarak
görev yaptı. 1991 yılında TRT İstanbul Radyosu’na girdi ve 2000
yılında bu kurumda kadrolu sanatçı oldu. 1992 yılından itibaren Kudsi
Erguner grubu ile Avrupa’nın birçok ülkesinde konser ve seminerlere Görsel 1.43:
katıldı, dersler verdi. Halen birçok konser ve projede kemençesiyle yer Derya Türkan
almakta ve albümler üretmeye devam etmektedir (Bkz. Görsel 1.43).
OKUMA METNİ
MUSİKİDE ÇOK SESLİLİK
Yıllardır müzik alanında çok sesliliğe istenilen oranda erişilememesinin sebebi devam
eden Batı-Doğu çatışmasıdır.
Türk müziğinde çok sesliliğe ulaşmak, esasında özü korumakla mümkündür. Kendi
kültürel değerlerimizi, geçmişten yansıyan müziksel tınıları koruyarak başarıya ulaşmak
mümkündür. Çünkü yeniliğe açık ve canlı bir müzik kültürümüz vardır. Bu yenilik arayışına
direkt Batı’dan alınan değerlerle değil, yeniyle kültürümüzü harmanlayarak katılmak
müzikal anlamda çok daha büyük bir başarı sağlayacaktır. Özellikle halka ait değerleri
işleyen müzikli oyunlar, operetler ve müzikal çalışmalara yer verilmesi, ilk yapılacaklardan
olabilir. Müziği sadece eğlence aracı gören bir zihniyetten ziyade, toplumun aydınlatılması,
kültürün aktarılması, toplumsal birlik ve beraberliğin sağlanması için bir aracı olarak kabul
edilmesi daha uygundur. Türk müzik sistemlerinde, çok sesliliğe elverişli hareketlerden
faydalanmak vardır.
Türk müziği tek sesli olarak büyük değer taşırken, çok sesliliğe ihtiyacı var mıdır? Müzik
tarihimizdeki büyük üstatların ürünlerinin zenginliğine baktığımızda Batı’nın çok seslilik
unsurlarına hiç de ihtiyaç göstermeyen klasik eserlerimizi tüm değerleriyle, olduğu gibi
koruyarak, çağdaş kurallara ve çok sesli sistemlere uygun, müziğimizin kendi aralıklardan
faydalanılarak yeni eserler meydana getirilmelidir. Bunu da ancak her iki müzik kültürüne
de hâkim sanatçılar yapabilir.
Müzikte yeni bir akım yaratılacaksa, kendi kültürel ögelerimizi yozlaştırmadan bunu
yapmalıyız. Yapılacak küçük denemeler, millî gelenek ve zevkimize uygun bir sistemin
uygulanmasıyla gerçekleştirilebilir. Türk müziğinin sağlam temeller üzerine oturması,
kendi kültürümüzle Batı kültürünün, bizim millî ve manevî değerlerimizi yozlaştırmadan
Batılı otoritelerin kabul edebileceği bir seviyeye çıkarmakla mümkün olacaktır. Burada
büyük Atatürk’ün gösterdiği ışıklı yolda ilerlemek vardır.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları
https://www.ktb.gov.tr/TR-96563/musikide-cokseslilik.html
adresinden alınarak düzenlenmiştir.
27