Page 16 - BİSİKLET
P. 16
Fransa’dakine benzer gelişme-
ler Almanya’da da görülmüştür.
1817 yılında, sürücüsünün itme
gücü ile hareket eden iki tekerli
bir bisiklet, Alman Baron Karl Von
Drais (Baron Karl Von Dırays) tara-
fından icat edilmiştir. Bazı otoriteler
Drais’ın aracını ilk bisiklet olarak
kabul eder. Von Drais, Sivrac’ın Ce-
lerifere’inden esinlenerek icat et-
tiği aracının üzerine gidon, sele ve
kolları dayamak için denge tahtası
oturtmuştur. Böylelikle araç daha
da konforlu hâle gelmiştir. Araç,
koşar pozisyonda sürüldüğü için
Görsel 1.4. Drais’in Laufmaschine’si
Drais aracına koşu makinası anla-
mına gelen laufmaschine (laufma-
şine) ismini vermiştir (Görsel 1.4.).
Zamanla bu isim yerini Draisienne
(drayziyen) ve Velosipede (velosi-
pet) isimlerine bırakmıştır.
Laufmaschine, Almanya’dan sonra Fransa ve İngiltere’de de yoğun
ilgi görmüştür. En büyük hayranlarından biri İngiltere Kralı IV. George
olmuştur.
Laufmaschine’ye binen kimse,
ağırlığının bir kısmını önündeki tahta
bir dayanağa verir ve ayaklarını koşar
gibi yere sürterek aracı hareket ettirir.
Ön tekerleğin eksenine bağlı bir kol
da direksiyon görevini yerine getir-
mektedir. Laufmaschine’de tekerlekler
tahtadan çubuklarla kadroya bağlan-
mıştır. Bu ayrıntılar laufmaschine’nin
çok pahalıya mal olmasına sebep ol-
muştur. Bu yüzden alet “sosyetenin
atı” ismiyle anılmıştır (Görsel 1.5.).
Ayrıca bu araçta pedal olmadığı için
araca binip dolaşmak da son derece
yorucu olmuştur.
Görsel 1.5. Sosyetenin atı
1818 yılında bu araçların daya-
nıklılığını artırmak için bu aletin yapımında ilk kez metal kullanılmaya
başlanmıştır. Bütün bu gelişmeleri gölgede bırakacak en önemli icatlardan
birini 1839 yılında İskoçyalı Kirpatrick Macmillan (Kirpatrik Mekmilın)
yapmıştır. Macmillan, aracın göbeğine demir çubuklarla pedalları ekle-
miştir. Böylelikle bu araç, pedalları sayesinde binicisine kolaylık sağlamış
ve öncekilere göre daha hızlı yol alabilmiştir.
4