Page 14 - OKÇULUK
P. 14
T
1. ÜNİ
1. ÜNİTE
E
Görsel 1.1 Tarihte Okçuluk Görsel 1.2 Mağara duvarlarında avlanma sahnesi
OKÇULUĞUN TARİHÎ GELİŞİMİ
1. DÜNYA OKÇULUĞUNUN TARİHÎ GELİŞİMİ
Genelde okçuluğun, özelde ise “okçuluk sporunun” kökleri incelendiğinde bu sporun geçmişinin çok
eskilere, tarihin derinliklerine dayandığı görülür. Bu nedenle okçuluğun varoluş serüvenini iki kısım altında
incelemek mümkündür: İlki, menkıbeye veya hikâyeye dayalı efsanevi kısım, ikincisi ise bilimsel kısımdır.
Bilimsel kısma geçmeden önce kaynaklarımızda yer alan ve okçuluğun ortaya çıkışını ilk peygamber
Âdem aleyhisselama dayandıran hikâyeye bir bakalım:
“İbni Hacer Askalani’nin rivayetine göre, Âdem aleyhisselam, ektiği hububatın kargalar tarafından
telef edilmesinden yakınmış ve sızlanmış. Bunun üzerine Cebrail aleyhisselam imdadına yetişmiş ve
kendisine ekinlere musallat olan kargaları yok etsin diye cennetten okla yay getirmiştir. Bu efsaneye
göre Cebrail 6 adet ok getirmiştir. Okların birinde Allah’ın, diğerlerinde peygambelerin adı yazılı imiş.
Âdem, çocukları Habil ve Kâbil’e ok atmasını bu oklarla öğretmiş onlar da çocuklarına öğretmiş
olduğu rivayet edilmektedir.” (İsmail Fazıl Ayanoğlu, "Okmeydanı ve Okçuluğun Tarihi" S.16, 1974)
Bugün, müzelerde, arkeolojik kazılarla gün yüzüne çıkarılmış, neolitik çağlardan kalma ok uçları bu-
lunmaktadır. Tarihin derinliklerine indiğimizde, Kütahya’da, Fransa’da ve Atlas Dağlarında bulunan
mağaralarda, duvarlara resmedilmiş (Görsel 1.1); ok atan, savaşan, avlanan insan figürleri bulunmaktadır
(Görsel 1.2). Bu da bize, okçuluğun hem çok eski çağlardan beri bilindiğini hem de tüm kıtalara yayılmış
ortak bir “ata sporu” olduğunu göstermektedir.
12