Page 49 - RİTİM EĞİTİMİ VE HALK DANSLARI 11
P. 49
Şamanların dans ve müzik yoluyla hastaları tedavi etmede kullandığı yöntemler ile Türk halk dans-
larının günümüzde sağlık alanında yüklendiği işlevlerin ortak özelliklere sahip olduğu görülmektedir. Halk
dansları bu alanda kullanılmak üzere yeniden yapılandırılarak sosyal ve psikolojik işlevler de edinmiştir.
Bu yeni halk dansları anlayışı; bazı üniversitelerin tıp fakültelerinde, yaşlıların yaşam kalitesini iyileştirme
amacıyla hazırlanan egzersiz programlarında uygulanmaktadır. Ayrıca halk dansları çalışmalarının, otistik
bireylerin iletişim becerilerini, sosyalleşme sürecini, yardımlaşma ve dayanışma becerilerini etkilediği düşü-
nülmektedir. Böylece bu bireylerin yaşam kalitesini yükseltme amacıyla yapılan farklı çalışmalarla olumlu
sonuçlar elde edilebilmektedir. Bu çalışmalar sırasında Türk halk danslarının genel biçimsel yapısında var
olan el ele temas ve daire formu gibi teknikler kullanılmaktadır (Görsel 3.4).
Görsel 3.4: Zihinsel engelli bireylerde Türk halk dansları çalışmaları
OKUMA METNİ
BALKAN FOLKLOR FESTİVALİ
Cumhuriyetin kuruluşunun 13. yılında Türkiye’den ve Balkan ülkelerinden geniş katılımla gerçek-
leştirilen “Balkan Folklor Festivali” o dönemde halk danslarına bakış açısını anlayabilmek için önemli bir
etkinlik olarak görülmektedir. 2 Eylül 1936 günü İstanbul'da yapılan Balkan Folklor Festivali'nden sonra
aynı günün gecesinde festivalciler onuruna Beylerbeyi Sarayı'nda bir balo düzenlenmiştir. Atatürk; Türk ve
Balkan ekiplerinin çeşitli folklor gösterilerini ilgi ile izlemiş, beğenilerini belirtmiş, katılımcıları şu sözlerle
kutlamıştır:
“Anlatmak ve duymak, anlatabilmek ayrı ayrı maharetler, sanatlardır. Benim anlatmak istediklerim
sizin çok sezişIi huzurunuzda hiçbir edebî sanata ihtiyaç bırakmayacaktır sanırım. Onun için sözlerim sizin
sıcaklık, dostluk saçan havanız içindeki duygularımın ateşi kadar, parlaklığı kadar heyecanlı olmasa da
anladığınızı sanırım. Bunlar -duyurduğum derecede- benim kalbimin ifadesidir.
Huzurunuzda konuştuğum Balkanlılar, Bulgarlar, Helenler, Romanyalılar, Türkler, Yugoslavyalılar!
Siz, hepiniz ne kadar birbirinizden ayırt edilmez insanlar olduğunuzu, birbirine girmiş candan arkadaşlık ve
samimi yaşayışınızla bir defa daha göstermiş, ispat etmiş bulunuyorsunuz.
(…)
Beşeriyette saadet; işte böyle insanoğullarının birbirlerine yaklaşması, insanların birbirini sevmesi,
hepsinin temiz his ve düşüncelerini birleştirmesiyle olacaktır.
Bu geceki birleşik vaziyetimiz bu idealin yüksek sevincidir. İşte bunun için ev sahibi olarak bütün
kıymetli misafirlerimize derin sevinçlerimi beyan ederim.
(…)
Bayanlar, baylar! Dans ediyorsunuz, müzik dinliyorsunuz. Bu oyunlardan ve müzikten hoşlandığı-
nız besbelli. Fakat ne oyunun ne de musikinin nereden geldiğini, insanlar için ne kadar çok eski ve esasi
ehemmiyeti olduğunu bilmem ki düşünmek için bir an zihninizi yormak zahmetinde bulundunuz mu? Ben
bu hususta sadece dikkat nazarınızı insanlığın iki büyük hakikati üzerine çekmek istiyorum: Dans ve müzik.
İşte bu iki şey, insanlığın medeni hayatında çok büyük amildir. Medeniyetin başında dans ve müzik olduğu-
nu inkâr etmek mümkün değildir. Dans ve müzik işte bu medeni insanlığın en büyük damgasıdır.”
(www.balkanpazar.org/ataturk_balkanlarda11.asp adresindeki “Balkan Folklor Festivali” adlı yazıdan dü-
zenlenerek alınmıştır.) 3. ÜNİTE
47