Page 16 - TENİS
P. 16

Birçok kaynak, Türkiye’de tenisin 1915’te Amerikan Kolejleri’nde oynanmaya başladığını
                             göstermektedir. Ruşen Eşref Ünaydın 1957’de “Galatasaray ve Futbol” adı altında yayımladığı
                             anılarında birçok spor dalının yanında tenisin de 1900’lerin başında Türkiye’ye gelişini ve ilk
                             kortları anlatıyor. Özellikle cumartesi öğleden sonraları Moda’da yaşayan İngilizler’in beyaz
                             fanila, pantolon ve beyaz keten gömlekler giyerek kriket oynadıklarını anlatan yazar, haftanın
                             diğer akşamları ise Küçük Moda’ya yakın bir kortta tenis oynadıklarını yazıyor. Tenisin evlerin
                             arkasındaki bostanların kıyısında oynandığı için daha mahrem sayıldığını ancak birkaç meraklı
                             seyirci tarafından izlenebildiğini de özellikle belirtiyor. Tenisin o yıllarda İstanbul’da yaygın hâle
                             gelmemesini de raket, özel top, altı lastikli beyaz pabuç, beyaz fanila, pantolon, arteks gömlek
                             gibi pahalı ve az bulunan malzemeler gerektiren bir tür aristokrat oyunu olmasına bağlıyor.
                             Ruşen’in anılarından yansıyan asıl önemli bilgi, Mektebi Sultanide 1910’da tenis oynanmaya
                             başlanmış olmasıdır.
                                    Yazar o yıllarda başka kulüplerle tenis maçı yapıldığını, hatta bunun dışında başka
                             bir okulda tenis kortu olduğunu hatırlamadığını söylüyor. Buna karşın özel kortlardan yetişen
                             arkadaşlarını hatırlıyor ve Ali Sami Yen, Yusuf Celal, Mahir Safi gibi Erenköy’de, Caddebostan’da
                             oturanların köşklerinin bahçelerindeki kortlarda tenis oynadığını belirtiyor. Ali Sami Yen’in
                             kişisel albümündeki bir fotoğraf da bu bilgiyi doğruluyor.
                                    Fenerbahçe’de  Tenis Kulübünün kurulmasıyla Fuat Hüsnü Kayacan ilk  Türk tenis
                             hareketini başlattı.
                                    Galip Kulaksızoğlu, Zeki Rıza, İsmet Uluğ, İbrahim Cimcoz ve Reşat Pakelman
                             Cumhuriyet Dönemi’ne kadar gelen öncüler olmuştur. Vecihe Taşçı, Adriel Sadak, Nediha
                             Baydur ise başarılı ilk kadın tenisçilerimizdir. 1924 yılında Suat Subay, Çelenç Kupası’nı alan ilk
                             Türk tenisçidir. Ankara’da tenis, Kavaklıdere Sporting Tenis Kulübünün 1927 yılında faaliyete
                             geçmesiyle başladı. Tenisçilerimiz uluslararası alanda, ilk kez 1930 Balkan Şampiyonası’na
                             katıldı. Çiftlerde Sedat Erkoğlu,  Vahram Şirinyan birinci oldu. 1942’de “Tenis, Eskrim, Dağcılık”
                             (TED)  Kulübünün kurulmasıyla  Türk tenisinde  yeni  atılımlar gerçekleştirildi. 1923’te  TİCİ
                             (Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı) bünyesinde  TTF (Türkiye  Tenis Federasyonu) kuruldu.
                             İlk başkanı Server Bey’dir. 1939’ da bağımsız olan federasyonun başkanlığını Kerim Bükey
                             üstlendi.
                                    Türk Millî Takımı, Davis Kupası’na ilk kez 1948 yılında katıldı. Ülkemizde gerçekleşen
                             karşılaşmada Türkiye  Yugoslavya’ya 5-0 mağlup oldu. Bundan sonra uzun süre Davis Kupası’ nda
                             turu geçemeyen Millî takımımız ilk galibiyeti 1974 yılında Lübnan’ı 3-2 yenerek aldı. Türkiye’de
                             tenis eğitimi 1950’lerden sonra Avustralya, Rus ve Amerikan Eğitim ve Kültür Merkezlerinin on
                             beşer günlük kursları ve enternasyonel turnuvalardaki oyuncuların seyredilmesi ile daha da
                             geliştirildi.
                                    1946’da İstanbul Tenis Turnuvası düzenlendi, 1951-1965 yıllarında aralıksız on dört
                             yıl Türkiye şampiyonu olan Nazmi Bari kırılması güç bir rekor elde etti. 1980 yılında İzmir’de
                             yapılan İslam Oyunları’nda tek bayanlarda Tevfika Celaloğlu, çift bayanlarda Tevfika Celaloğlu-
                             Emel Erdem çifti, karışıklarda Tevfika Celaloğlu-Kemal Ambar çiftinin şampiyonlukları Türk
                             tenisinin en önemli başarıları arasında yer aldı. 1993 yılında Türk tenis tarihinde ilk kez bir
                             bayan tenisçimiz (Gülberk Gültekin) uluslararası bir turnuvada (Satellite Tenis Turnuvası) final
                             oynayarak ikinci oldu.
                                    1994  yılında  Antalya’da  yapılan  Bayanlar  Tenis Şampiyonası  ve Çekoslovakya’da
                             düzenlenen Davis Kupası elemelerinde millî takımlarımız üçüncü oldu. 1995 yılında Avrupa
                             Şampiyon Kulüpler Tenis Turnuvası İstanbul’ da TED Kulübü tesislerinde yapılırken ülkemizi
                             temsil eden TED Kulübü takımı turnuvayı dördüncü olarak bitirdi. Yine aynı yıl Meksika’da
                             düzenlenen Uluslararası Satallite Tenis Turnuvası’nda millî tenisçimiz Gülberk Gültekin çeyrek
                             finale kadar yükselerek WTA (Dünya Bayanlar Klasmanı) sıralamasında ilk 400’e girdi. 2004
                             yılında Türkiye Tenis Federasyonu özerk yapıya kavuştu.


                           16
   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20   21