Page 351 - Türk Dili ve Edebiyatı - 10 | Beceri Temelli
P. 351
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 10 171
4. ÜNİTE > Destan/Efsane Kazanım A.2.16: Metinlerden hareketle dil bilgisi çalışmaları yapar.
Alan Becerileri: Okuma Becerisi Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
Etkinlik İsmi Yanlışı Bul, Ön Adı Gör 35 dk.
Yazım ve noktalamanın önemini kavrayabilmek, yazım ve noktalama kurallarını kullanmayı sağlayabilmek; sıfat-
Amacı Bireysel
ları, sıfatların çeşitlerini ve ortaçları tespit edebilmek.
Yönerge Aşağıdaki metni okuyunuz. Metinden hareketle soruları cevaplayınız.
(Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)
Genç Osman Destanı
(…)
Yıl 1621, Aksaray’ın Dorikini Köyü’nde bir yiğit doğar. Adını Osman koyarlar. Daha on yaşına girme-
den babasını kaybeder ve onu dul anası büyütür. Aksaray’lı güreşi sever, Osman da akranları ile güreş
tutar, ok atar, kılıç sallar, mermere yumruk atar, atar ki, çivi gibi genç olup çıkar. Akranları onunla
güreşmekten çekinmektedirler artık. Yıl 1638, kendi gibi yiğit olan padişah 4. Murat Han, Orduyu Hü-
mayunla Aksaray’a gelir ve Cuma namazını kendisi kıldırır. Aksaraylılara ilan eder ki Orduyu Hüma-
yuna katılmak isteyenler varsa gelsin yazılsın! Gençler çığ gibi orduya katılmaktadır. 4. Murat Han bu
manzaraya çok sevinir ve Aksaraylılara teşekkür eder.
Bu arada, Genç Osman da orduya yazılmak için müracaat eder, fakat yaşının küçüklüğü dolayısıyla or-
duya alınmaz. Kısa zamanda toplanan ordu Bağdat’a doğru yol alır. Genç Osman gizlice orduya karışır.
Bağdat’a yaklaşıldığı sırada padişah orduyu denetlemek ister, bakar ki; bıyıkları terlememiş bir genç de
orduda bulunmaktadır.
—Adın ne senin?
—Osman Efendim.
—Niçin katıldın orduya, bıyıkların bile yok. Bizde bıyıklarında tarak durmayan kişi orduya alınmaz,
duydun mu?
—Duydum efendim.
—Pekiyi, öyleyse niçin katıldın orduya, git! Ananın koynuna çocuk.
İşte bu lafa alınmıştı Aksaraylı Genç Osman. Padişaha dönerek;
—Tarağınızı verir misiniz?
Padişah kızgınlıkla, tarağını verdi. Osman tarağı aldı iki eliyle dudağının üzerine bastırdı. Kan yürü-
müştü ve padişaha dönerek;
—İşte benim bıyığımda da tarak duruyor. Şimdi orduya girebilirmiyim dedi.
4. Murat o sert denen kişi oturdu hüngür hüngür ağladı ve Osman’a dedi ki:
—Senin adın Genç Osman olacak ve seni öncü gazilere serdar eyledim. Var git lalaya ismini yazdır ve
tarağı da bana ver, ömrüm boyu saklayacağım. Haydi gazan geçmiş olsun benim yiğit oğlum. Bir hafta
sonra, bir Cuma sabahı, Genç Osman öncülerin başında şimşek gibi kılıç kollamakta idi ve Bağdat
Kalesine süzüldü. Ha bire koman yiğitlerim. Yiğitler vurdukça kırar, kırdıkça kırar düşmanı. Bağdat ka-
pıları dayanamaz bunca savaşa. Açar kapıları Türk Ordusuna. Genç Osman, Sancağı Şerifi kaptığı gibi
Bağdat Kalesi’nin en ince noktasına diker. Diker ki beş altı ok yer ve olduğu yere yığılır kalır, kelime-i
şahadet getirir ve olduğu yerde can verir.
(...)
Kayıkçı Kul Mustafa; Meşhur Genç Osman destanını yazar. Murat Han, Genç Osman’ın öldüğünü du-
yunca üzülür ve tarihe geçecek sözü söyler, “Keşke Bağdat gibi kaleyi fethetmeseydim de Genç Os-
man’ım ölmeseydi”.
Böyle bir yiğit Aksaray’da doğmuş, Bağdat’ta şehit olmuş, o nedenle; Destan türküsü de Aksaray’da ya-
şamıştır. Türkünün sözleri şöyledir:
349