Page 461 - Türk Dili ve Edebiyatı - 10 | Beceri Temelli
P. 461

Ortaöğretim Genel Müdürlüğü                         TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 10        224

             6.ÜNİTE > Tiyatro  Kazanım A.3.3: Metnin tema ve konusunu belirler.
             Alan Becerileri: Okuma Becerisi  Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
             Etkinlik İsmi                         Yorumla ve Anlat                              30 dk.
             Amacı     Metnin konusunu ve metindeki hâkim duyguları yorumlayıp ifade edebilmek.  Bireysel


              Yönerge  Aşağıdaki metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız.
                     (Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)


                                                 Yıldızlara Bakmak
              (…)
              GÖZLEMEVİ MÜDÜRÜ — Fakat azizim, sizi içeriye alamam; çok geç! Rasathaneyi gezmek istiyor-
              sanız gündüz gelin. Aslında, öğretmenleriyle toplu hâlde gelen öğrencilere açıktır burası
              YOLCU — Sayın ki ben de bir öğrenciyim, öğrenmek istiyorum, öğrenmek zorundayım. Fakat başka
              zaman vaktim yok; geri çevirmeyin beni; yıldızları hemen şimdi görmek istiyorum.
              GÖZLEMEVİ MÜDÜRÜ — Yıldızlar rasathaneden görülmez.
              YOLCU — Bense en iyi buradan görülür sanıyordum. Öğrenmeye geldim, acaba…
              GÖZLEMEVİ MÜDÜRÜ — (Sözünü keser) Gecenin bu saatinde artık hiçbir şey öğrenemezsiniz.
              YOLCU — Öğrenmenin de saati mi var?
              GÖZLEMEVİ MÜDÜRÜ — Var ya! Her şeyin bir öğrenme zamanı var. Bazı şeyler gün doğarken
              öğrenilir; bazı şeyler de öğlen saatlerinde. Sonra her şeyin bir öğrenme yeri var. Yalnızlıkları öğren-
              mek için soğuk, taş odalarda gece yarılarını beklemek gerekir. Dereleri, gölleri bahar şafaklarında
              kırlarda; denizleri, çölleri yaz ayları kızgın öğle üzerleri evlerde, basık odalarda öğrenirsiniz. Ayrı
              şeyler bunlar. Mesela sokakları öğrenmek için…
              (…)
              GÖZLEMEVİ MÜDÜRÜ — Demek yıldızları görmüyorsunuz?
              YOLCU — Görmüyorum. Çok şeyi görüyorum, gözlerim sağlam, ama yıldızlara bakıyorum, onları
              görmüyorum. Göz doktorlarına gittim faydasız.
              GÖZLEMEVİ MÜDÜRÜ — Doktor işi değil bu.
              YOLCU — Sinir doktorlarına da gittim.
              GÖZLEMEVİ MÜDÜRÜ — Doktor işi değil bu!
              YOLCU — Şimdi size geldim.
              GÖZLEMEVİ MÜDÜRÜ — Benim işim de değil bu!
              (…)
              GÖZLEMEVİ MÜDÜRÜ — Fakat… Sizi bir noktada teselli edebilirim. (Durur, içini çeker) Üzülme-
              yin, bir siz değilsiniz yıldızları görmeyen. Şaşacaksınız ama artık ben de görmüyorum.
              YOLCU — Siz de mi? Nasıl olur? Bir rasathane müdürü!
              GÖZLEMEVİ MÜDÜRÜ — (Hemen) Yoo,  yanlış anlamayın! Rasathane müdürü olarak görüyorum
              da, insan olarak çoktandır göremiyorum.
              YOLCU — Peki, bu sizi hiç telaşlandırmıyor mu?
              GÖZLEMEVİ MÜDÜRÜ — (Rahat) Hayır! Çünkü benim durumum sizinkinden farklı. İnsan yıl-
              dızları ne zaman görmez, biliyor musunuz?
              YOLCU — Ne zaman görmez?
              GÖZLEMEVİ MÜDÜRÜ — Ya hiç bakmamışsa,  ya da çok bakmışsa! Ya açlığındandır görmeyişi, ya
              da artık doymuş, kanıksamış olmasından!
              (…)
              YOLCU — Çocukluğumda babamın eline bakıyordum. Gençliğimde uzun bir zaman, bu sefer anne
              eline baktım. Yoksulluktan başka bir şey görmedim. Elim ekmek tutunca da, önümdeki işime, yani
              hep kendi ellerime baktım.



                                                                                                   459
   456   457   458   459   460   461   462   463   464   465   466