Page 581 - Türk Dili ve Edebiyatı - 10 | Beceri Temelli
P. 581
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 10 283
7.ÜNİTE> Anı (Hatıra) Kazanım A.4.12: Metni yorumlar.
Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi Alan Becerileri: Okuma Becerisi, Yazma Becerisi
Etkinlik İsmi Oku-Yorum 25 dk.
Amacı Metindeki açık ve örtük iletileri yorumlayabilmek. Bireysel
Yönerge Metni okuyunuz ve soruları metne göre cevaplayınız.
(Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)
Ölüm Allah’ın Emri Ayrılık Olmasaydı
Bazı gamlı akşamlarında, sofra başında, çeneni avucuna dayayarak, bakışları mahmurlaşmış göz-
lerini yumarak sade bir halk türküsünün “Ölüm Allah’ın emri/Ayrılık olmasaydı” mısralarını, hâlâ
yankısı kulağımdan gitmeyen dokunaklı sesinle okurdun. Sonra, sırla bir murakabeye varmış gibi
bir an susardın. Seninle birlikte herkes de susardı. O zaman, sessizlik içinde daldığın karanlıktan,
boşluktan, yalnızlıktan hoşlanmamışsın, o bir tek an içinde her şeyin sonunu görmüş ve anlamışsın
gibi, o murakabeden silkinir, o âleminden ayrılırdın...
Ebediyetten fanilerin dünyasına tekrar dönmüşsün ve etrafındaki sessizliğin manasını arıyorsun gi-
bilerde herkesi ve her şeyi derin bir göz yoklamasıyla süzer; uzak bir kükreyişi andıran bir ses duyu-
rurdun! O zaman sen, yaralanmış bir arslana ne kadar benzerdin!.. Bunu teşbih olsun diye söylemi-
yorum. Gerçekten, madde olarak yüzün arslana benzerdi. Fatih nasıl kartal burunlu ve Yavuz nasıl
koç bıyıklı idiyse sen de arslan yüzlü idin. Çöllerin yalnızlığında tek başına kalmış, erkek duruşlu,
uçsuz bucaksız ufuklara sitemkâr bakışlı bir gücenik arslan!.. Ruhunun olanca asaleti, o haşmetli
duruşta bir güneşin altında gibi belirir, ruhlarımızı kamaştırırdı.
Sen ve söylediğin o türkü o kadar ayrı iki şeydiniz ki! Asırları bir sıçrayışta atlayıp geçerek bütün
dünya ile pençeleşip üstün gelmiş sen ... her faniye, heyhat ki, mukadder emre boyun eğeceği gün de
olur düşüncesi, içlerimize yaman kaygusunu akıbet deminden önce düşürse bile böyle bir günü hiç-
birimizin görmemekliğimizi yüreğimizden dileyerek acı encam hayalini tasavvurumuzun ufkundan
bütün takatimizle geri itip uzaklaştırmaya çalışırdık...
Sen bu türküyü söylerken, o kadar, o kadar hayatla dolu idin ki, başına gelmeyecek, gelemez, sana
kıyamaz bir şeyin şakasını ediyorsun sanıyorduk. Sen o zaman kendin ne duyardın bilmem; fakat biz
sende, -yaşamanın ta kendisi olan- dinmez kaynarlık görürdük.
Bununla beraber, bir gün Çankaya’da:
- “Dün gece uykum kaçmıştı; düşündüm... Birader tabiat önünde insan bir hiç, amma hiç!” demiş-
tin...
(…)
Bununla beraber, cevherinde, yaratılıştan olan o hâl ne idi, anlatamam; karşısındakilere -yerli, ya-
bancı, komutan, elçi, kim olursa olsun- bir görüşte sezdirirdi...
Ruşen Eşref Ünaydın, Atatürk’ü Özleyiş
Kelime Dağarcığı:
akıbet: Sonunda, önünde sonunda. dem: Zaman, çağ. ebediyet: Sonsuzluk. encam: Son, işin sonu. mukadder: Yazgıda var
olan, yazgı ile ilgili olan, alında yazılı olan. murakabe: Denetleme. takat: Bir şeyi yapabilme, başarabilme gücü, güç, hâl,
derman, kuvvet. tasavvur: Göz önüne getirme, hayal etme, zihinde canlandırma. teşbih: Benzetme.
579