Page 735 - Türk Dili ve Edebiyatı - 10 | Beceri Temelli
P. 735
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 10 360
9.ÜNİTE> Gezi Yazısı Kazanım A.4.11: Metinde fikrî, felsefi veya siyasi akım, gelenek veya anlayışlarının yansımalarını değerlendirir.
Alan Becerileri: Okuma Becerisi Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
Etkinlik İsmi Kültürümüzün İzinde 20 dk.
Amacı Metnindeki fikrî, felsefi ve kültürel değerlerden yola çıkarak metni yorumlayabilmek. Bireysel
Yönerge Aşağıdaki metni okuyarak soruları cevaplayınız.
(Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)
Balçık
Balçık, Varna'ya kara yolundan 40 kilometre mesafede şirin, temiz yüzlü bir sahil kasabasıydı . Yıllarca
önce Rumen aristokrasisinin, Bükreş’ten her hafta sonu dinlenmek için gittiği Balçık'ta hâlâ pek çok
Türk yaşıyordu…
Trakya Türkleri tarafından kurulan ve ilk adı “Diyonosopl” olan kasabaya Balçık adını Osmanlılar ver-
miş ve orada okullar, camiler, hamamlar yaptırmışlardı. Evliya Çelebi’nin ziyareti sırasında kasabada
500 ev, 5 mahalle ve 150 dükkan ile 5-6 kadar cami vardı. Sokollu Mehmet Paşa'nın karısı Esmehan
Sultan da oraya bir hamam yaptırmıştı. Şimdi olduğu gibi, o zaman da Balçık’ın balı pek meşhurdu…
Denize bakan tepelerinde beyaz kayalıkların bulunmasından dolayı “Beyaz Kasaba" denilen Karade-
nizin bu nispeten sakin köşesinde bir hayli Rum da vardı.
Afrika’da Kongo Nehri kenarı veya Fildişi Sahilindeki kasabaları andırıyordu Balçık… Bahçeler içinde
bembeyaz badanalı Müslüman evleri, iki ufak cami, temiz bir otel ve sıcaktan, sokaklarda dolaşan
insanlar…
Sahilden, kasabanın merkezine yokuşlu yolla çıkıyordunuz… Hastane ve Romanya prenseslerinden
birinin sarayı aşağıda kalıyordu… Yakında otel haline getirilecek bu sarayda zaman zaman Nazım
Hikmet'in misafir kaldığını söylüyorlardı Balçıklılar…Ona hizmet eden iki kişi de halen hastanede
çalışıyordu…
8000 nüfuslu kasabada Türklerden kalma iki cami vardı şimdi. Ama yine de her yerde İstanbul Radyo-
sunun müziği veya sözleri geliyordu kulağınıza…
Evlerin üzerinde yükselen televizyon antenleri sadece Balçık’ta değil bütün Bulgaristan’da günden
güne çoğalıyordu. Radyo ise ehemmiyetini kaybeder hale gelmişti. 350 bin televizyon alıcısı vardı 8
milyon nüfuslu memlekette. Ve her gün kendi fabrikalarından çıkan 250 alıcının müşterisi ise para-
larını aylarca önce yatırmışlardı. Sofya’nın pek öyle ahım şahım programları yoktu ama, kaçak olarak
Belgrad, Roma, Viyana, Bükreş istasyonlarını rahatlıkla seyrediyordu Bulgarlar…
(…)
Yılmaz Çetiner, Şu Bizim Rumeli
1. Yazar, Bulgaristan gezisi üzerine yazdığı metinde özellikle Türklerin yaşamlarına ve kültürlerine yer
vermiştir. Bu durumun nedeni ne olabilir? Görüşlerinizi gerekçeleriyle ifade ediniz.
733